ATATÜRK VE TARİH
ATATÜRK VE TARİH BİR DELİORMAN ÇOCUĞUNUN DESTANI Ben bir Deliorman çocuğuyum. Bulgaristan’ın Eski Cuma’sına bağlı Muratlar köyünde, toprağın bereketle, insanın alın teriyle yoğrulduğu bir yerde doğdum. Okulda derslerim hep “altı”ydı — bizde altı, mükemmelin adıydı. Sadece müzik dersim beşinci sınıfta “dört” gelmişti de, günlerce içim yanmıştı. Ailemi mahcup ettim sanmıştım, oysa çocuk kalbim henüz öğrenmemişti ki: bazı notlar, defterlere değil, hayata yazılır. O yıllar, Bulgaristan’ın sosyalist rejimle yönetildiği günlerdi. Tarih kitaplarımızda Türkler hep “öteki”ydi. İlk konumuz “Türklerin Bulgarlara yaptığı kötülükler,” ikinci konumuz Lenin, üçüncüsü Dimitrov… Tarih üç isim etrafında dönerdi: Türk, Lenin, Dimitrov. Ve biz, o dar çemberin içinde büyüdük. Bir akşam babam, sofrada bize dönüp sessizce, “Türkiye’ye gideceğiz” dedi. Sanki gökyüzüne pencere açılmıştı. Gözlerimde şimşekler çaktı — çünkü o an, çocuk kalbimle biliyordum: pilot olacaktım. Gökyüzü bana yetmeyecek, ben gökyüzüne ...