Kayıtlar

BULGARŞSTAN etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

LUKANKA

Resim
Lukanka 11/07/2020   cevat cirak  tarafından , posted in  genel Şimdi diyeceksiniz ki nerden çıktı bu lukanka Durun anlatacağım be ya, ne bu acele, e ha. Bu covid 19 çıktığından bu yana sınırlar kapalı ya hani. Pazarlarda memleketten gelen orjinal lukanka kalmadı ya. İnsanımızın ayarları bozuldu, o pazar benim bu pazar senin lukanka arar durur oldular. Çok şükür bulunmama diye bir şey söz konusu değil. Artık Bulgaristan Türklerinin damak tatlarını ve lezzetlerini lukanka da dahil olmak üzere Türkiyede de yapan çok firma var da bulmakta zorluk yaşamıyoruz. E ben boş durur muyum, durmam, Hemen açtım bilgisayarı başladım yazmaya. Aman durun be ya, benden pazardaki lukankalardan bahsetmemi beklemiyorsunuz her halde. Hadi kırk yıla geriye saralım lentayı (filmi). Hazır olun başlıyoruz. Deli Orman eteklerinde yemyeşil, suyu bol, insanı neşeli yardımsever bir köye gidelim. Eski Cuma (Targovishte) ilinin Muratlar Köyü (Buynovo) Takvimler 1970 yılları gösteriyor. Beşinci sınıftan ...

Kompot

KOMPOT Güzel bir günün ardından hep birlikte büyük aile olarak akşam yemeğine oturduk. Oturduk diyorum çünkü yemek masada değil sofrada yenecekti. Sofrada menü geniş; çorbadan tatlıya kadar her şey var. Elbette sofranın en güzel tarafı ailecek yemek yemekle birlikte, menünün balkan yemeklerinden oluşmasıydı kuşkusuz. Mesela başlangıç olarak supa topçeta (misket çorbası) ile başlıyoruz. Ardından Bulgaristan Türkleri üsülü bir tepsi kapama var sofranın yanında, misler gibi, kokuları sarıyor etrafı. Durun durun kurtulun kapama kokunun etkisinden. daha bitmedi ki beya. Ardından yine bizim ora usülü patates ve kıymadan musakka var. Eh anasını yazarken canım çekiyor bu ne böyle yahu. Neyse burada keseyim diğer yemekler de bende saklı kalsın yeter bu kadar. Belki başka zaman ayrıca anlatırım size lezzetli mutfağımızı. Ben size kompot hikayesi anlatacağım, bu yüzden oturdum yazmaya. Sofranın başındayız , yemekler yendikten sonra tatlıya geldi sıra . Annem dedi...

Güven

       GÜVEN (Recep Muallimin Anısına ) Bilirsiniz işte Mart'ın sonu bahardır derler. Bu söz öylesine söylenmiş bir söz değildir. Kış boyunca dinlenmiş sulanmış toprak Suya ilk cemre düşünce harakete geçmekle kalmaz Köklerini içinde barındırdığı tüm bitki ve ağaçları da harekete geçirir Eğer çiftçiyseniz köylüyseniz bunu bilirsiniz, Ağaçlarınızı bakıma alır eski ve fazla dalları budarsınız. Mart ayının bitimi ile birlikte ağaçlarınız tomurcuklanmaya başlar . İşte bu yüzden Mart'ın sonu bahardır, aşktır, heyecandır, keyiftir Yemyeşil olur her taraf, hangi yeşile doya doya bakacağınızı şaşırırsınız. İçinizdeki enerjiyi boşaltmak istersiniz. İşte bugün yine öyle bir gün Köylü çocukları yine kendi mahallelerinde toplanmış cambazlık peşinde Bizde bizim mahalledeki peykadayız ( şehir mobilyası) Oturmuş ne yapalımı düşünmüyoruz Maça hazırlanıyoruz, yukarı mahalle ile maçımız var Takımlar altışar kişilik olacak, biz 8 kişiyiz Maça nasıl çıkacağız. Ne ...

Fotoğrafçı Salı Muallim

Fotoğrafçı Sali  Muallim Sabahın ılık yeli sınıfımızın açık penceresinden süzülerek içeriye dalıyor hala uyumakta olan ruhlarımızı uyandırmaya çalışıyordu. Çok erken saatlerde kalkmaya alışık biz köy çocukları nedense bugün uyku mahmurluğunu üzerimizden atamamıştık. Birden sınıfın kapısı açıldı ve sınıf öğretmenimiz kendinden emin adımlarla sınıfın ortasını adeta yararak kara tahtanın önündeki masasına doğru ilerliyordu. Sınıf birden kendine gelivermiş uykudan eser kalmamıştı. Hepimiz oturduğumuz rahlelerimizde derse hazır hale gelmiştik bile. Sınıf öğretenimiz, bugün haftalık değerlendirme yapacağız çocuklar, defter ve kitaplarınızı kaldırın sohbet edeceğiz diyerek konuya girivermişti bile. Önce ders notlarımızı kontrol etti. Bizim oralarda öğretmenler sınıfta bir öğrenciyi imtihan ettiği zaman verdiği notu önce kendi not defterine sonra bizdeki not defterlerine (belejnik) işler imzalardı. Bizde aldığımız notu eve dönünce velimize imzalatır ertesi günü öğretmenimize...

ÇOCUKLUĞUM KALDI KÖYÜMDE

Çocukluğum Kaldı Köyümde Tam kırk yıl önce, Deli Orman eteklerinde sakin bir köyde Ilık bir Eylül gününde tahtadan yapılmış kasaların içine , Önce bahçemizdeki konserve edilmiş sebze ve meyvelerimizi yükledik Maalesef o sebze ve meyvelerin yetiştiği toprakları alamadık yanımıza Tahta kasalara sığdıramadık atalarımızın bize bıraktığı mirası. Devam ettik yüklemeye, köy kokulu kıyafetlerimizi toprak kokan yatak yorganımızı yerleştirdik Tarlamızı kazdığımız çapamızı küreğimizi keserimizi de unutmadık itinayla yerleştirdik, zaten başka ne alabilirdik ki yanımıza … Kış olur soğuk olur ısınırız belki diye kesilmiş odunlarımızı, Sobamızı taşı ve maşası ile birlikte aldık koyduk yanımıza Sandıkları kapatman önce neyi unuttuk diye tekrar tekrar baktık arkamıza Hesapta unuttuğumuz bir şey kalmamıştı sözde… Oysa biz, Köyümüzün temiz havasını, sıcak mis gibi güneşini , yemyeşil ormanlarını, serin sular akan şorul şorul deresini, Bahçemizdeki bardak eriğin...

Yediler Ormanında Kayak

Resim
                   Yediler Ormanında Kayak Okullar yarıyıl tatiline girmişti. Kış kendisini iyiden iyiyi'ye hissettirmeye başlamıştı. Sokaklarda kar seviyesi rahatlıkla diz boyuna ulaşmıştı Hatta bazı yerlerde çok daha faza kar görülmekteydi. Aşağı Mahalle Çocukları evlerine kapanmıştı diye, düşünmeyin Dünya döndükçe aşağı mahalle çocuklarını kimse özgürlüklerinden alıkoyamazdı. Hepimizin skileri (kayakları) vardı. Bazıları eski fıçı tahtasından bazıları daha basit ağaç malzemeden, bazılarımızdan ise pırıl pırıl kırmızı renkli Pirin marka skilerimiz vardı. Baban kardeşimle beni hiç ayırmaz, birimize ne alırsına diğerine de daha iyisini alırdı. Mesela benim kızağım tahtad...