Ne Zaman Ne zaman taze dağ kekiği kokusu alsam Köyümün yağmur bulutları ıslatır geçer tenimden Yalın ayaklarımla meralarını çiğnediğim Çimen kokularının feryadını hissederim nabzımda. Ne zaman yüreğim darlansa Koca çeşmenin suyu ile durulanmak isterim. Gündöndünün güneşten vazgeçemediği gibi Ruhum hep köyümün hatıralarına yelken açsın dilerim. Ne zaman hayat bana Med Cezirli bir oyun oynasa Mesela Kalbim sıkışsa, moralim alt üst olsa bozulsa Kırlangıcın yeni doğan yavrusuna koştuğu gibi Mahallemdeki neşe dolu çocukluğuma dönmek isterim. Ne zaman özlemi hasreti anlatmakla dilimde tüy bitse Ormanların ovaların seraların yedi renk yeşiline bir de eşsiz enfes sessizliğine yaslanmak isterim Leylekler gibi ,ilk yazı seven kuşlar gibi misal Köyümü hep umut dolu neşeli anılar ile anmak isterim. Ne zaman içime kapansam gök kubbe gibi kararsam Buğday tarlalarımızda savrulan boynu eğik dolgun masum başak olmak isterim Köyümün güz Yağmurlarında ıslanmak Güneş
Kayıtlar
hasret etiketine sahip yayınlar gösteriliyor
Memleketim de memleket
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Memleketim de Memleket Anadolu’da izim gönlüm canlarım var Kalbim ana yurdumun sınırlarının ötesine Canım ciğerim baharım bildiğim İlk gözümü açtığım Deliormanda memleketimde Ne para ne mal ne mülk ne servet Aklımda hep mutlu çocukluğumu yarim biraktigim gençliğimi yaşayamadığım Can evimden öte bildiğim Memleketim de memleket Cennet bahçesinde Sanki bir başıma sevgisiz umutsuz heyecansız bırakilmış olarak yaşıyorum Bazen gece, bazen gündüz şaşkın berduş şu halimle uçsuz bucaksız bir şimale durmadan yürüyorum. Dolup coşup bazen az da olsa umutlanıp o hüsranı tekrar tekrar yaşıyorum. Elimde değil, yetkimde değil, çözümü bende değil, onu da biliyorum. Her şeye rağmen daima dilimde Çocuk yaşta Eksik yarım yetim öksüz bıraktığım Doyamadığım hep özlediğim Memleketim de memleket. Ne haldeyim dostlar görüyorsunuz. Halın nicedir? Sağ olun soruyorsunuz. Hasreti, gurbeti, yasayıp bilenleriniz beni çok iyi anlıyorsunuz. Vazgeçilmezim hasretim. Parayla pulla ölçülmez
Kaçıp Gideceğim Buralardan
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
KAÇIP GİDECEĞİM BURALARDAN Köyümden ayrıldığım günden beri Unutulmuş, bir köşeye atılmış, sıkıştırılmış gibi hissediyorum kendimi. Üç ilçe, dört semt değiştirdim bazen bir çekyat köşesinde bazen bir kanepede hep unutulmuş buldum kendimi. Koca İstanbul rahat ettiremiyor beni, Hasretlik bu, sürekli en zayıf yerimden vuruyor, sıkıyor canımı. Oysa bazen, Boğaz var daha ne istiyorsun deyip kandırmaya çalışıyorum özlem dolu kalbimi, lakin bir türlü beceremedim, şu lanet kandırma işini. Rol yapamıyorum işte neysem oyum, evet öyleyim, fişek, deli dolu bir yürek var bende. Köyümden ayrıldığımdan beri Yalnızlığı seviyorum, kimseyle paylaşmak istemiyorum çaresizliğimi. Şair ‘’Yalnızlık paylaşılırsa yalnızlık olmaz ‘’ demiş Paylaşsam ne olacak ki diyorum, ne değişecek? Ben köy çocuğuyum arkadaş, kırlara, meralara, ovalara, kör olacası ormanlara kandım, bu güzelliklere bilerek aldandım, uzatmayalım işte ben köyüme aitim. B
Yavrumdan Ayrıldım
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Küçücüksün Yavrum (Yavrumdan Ayrıldım) Bir ateşten gömlek muhacirlik hikayesidir. Türküler bizim türkülerimiz, sırdaşlarımız, nefesimiz, yaşanmışlıklarımız. Yavrumdan Ayrıldım türküsüz hepsinden farklı bir konumdadır. Neden öyledir derseniz, birincisi türkünün derin yaşanmış sözleri, ikincisi sanatçının yanık ve muhteşem yorumudur. Öyle içinizi yakan sızlatan sözleri var ki, gözyaşlarınıza hakim olamıyorsunuz. Türkünün sözleri öyle derin öyle kahırlı ki, kim bilir hangi acılar hasretlikler yaşandıktan sonra yazıldı kim bilir? Hadi türkünün sözlerinden yola çıkarak hikayesini içimizdeki kendi yaşadığımız hasretlikler gurbet acıları ayrılıklar ile benzeterek anlamaya çalışalım. 1 Kıta; Nasıl oldu da yavrum ayrıldım senden Aniden hiç beklenmeyen bir anda yaşanmış ayrılık, derin acılar bırakmış. Çok ağır gelmiş ve yürek burkan evlat acısı geç anlaşılmış. Anne hasretliğin gurbetin derin üzüntüsünü daha fazla içinde tutamamış, feryad
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bizim Köyde İlk Bahar Nevruz ateşleri sokaklarda geceyi aydınlatlatmaya başlayınca, kış uykusundan uyandığımızın farkına varırım. Günler uzamaya başlar, gündüz ile gece arasındna bir nöbet değişimi olur. Uzun geceler gider yerine sımsıcak taze misler gibi kokan uzun yaz devralır nöbeti. Her mevsim güzeldir de, yazın müjdecisi ilk bahar yeni heyecanların ilk sancıları gibidir. Bir başkadır yani. Babamın kıştan sipariş ettiği tohumlar paketlerinden çıkar, özenle seçilmiş toprakla buluşur. üzerleri üşümesinler der gibi hafifçe örtülür, can suyu verilir. Kimse bilmez ama ben bilirim babamın sebze tohumlarını sevgiyle beslediğini, onlara dua ettiğini. Toprak dinlenmiş ve güçlenmiş uykusunu almış olarak yeniden uyanırken, sebze tohumları adeta yarış eder ilk ben toprağa kavuşacağım diye. Bir apartman dairesinin balkonunda atılır bu ilk adımlar. toprakla doldurulmuş görünen saksılar aslında artık gebedir. Önce anlam ver