Bizim Köyde İlk Bahar




Nevruz ateşleri sokaklarda geceyi
aydınlatlatmaya başlayınca,
kış uykusundan uyandığımızın farkına varırım.
Günler uzamaya başlar, gündüz ile gece arasındna
bir nöbet değişimi olur. Uzun geceler gider yerine
sımsıcak taze misler gibi kokan uzun yaz devralır nöbeti.

Her mevsim güzeldir de, yazın müjdecisi ilk bahar
yeni heyecanların ilk sancıları gibidir. Bir başkadır yani.


Babamın kıştan sipariş ettiği tohumlar paketlerinden çıkar,
özenle seçilmiş toprakla buluşur. üzerleri üşümesinler der gibi
hafifçe örtülür, can suyu verilir.
Kimse bilmez ama ben bilirim babamın sebze tohumlarını
sevgiyle beslediğini, onlara dua ettiğini.
Toprak dinlenmiş ve güçlenmiş uykusunu almış
olarak yeniden uyanırken, sebze tohumları adeta yarış
eder ilk ben toprağa kavuşacağım diye.

Bir apartman dairesinin balkonunda atılır bu ilk adımlar.
toprakla doldurulmuş görünen saksılar aslında artık gebedir.
Önce anlam veremediğiniz o çıplak saksılar
bir kaç gün sonra küçük küçük yeşermeye başlar.
İşte bu topraktan sonra, ekilen tohumların da
nefes alıp vermeye başladığının işaretleridir.

Fideler babamdan daha heyecanlıdır,
Mayıs ayını iple çekmeye başlarlar.
Bir Mayıs bahar bayramı ile birlikte
domates, salatalık, biber ve diğer fideler
artık bahçelerindeki asıl topraklarınındadır.

Babam artık o fideleri babane ederek,
şehir hayatından adeta kaçarcasına
Arnavut köy Karaburun köyündeki
bahçeye teslim eder emeğini.

Bu buluşma öyle bir kavuşma anıdır ki,
Babam sanki doğa ile birlikte yeniden uyanır,
gücüne güç katarak umutlarını tazeler.

Ne inanılmaz bir dönüşümdür bu mucize,
muhteşemdir. Çocukluğunu köyde geçirmiş
her çocuk, aslında ilk önce toprağa, sonra ev hayvanlarına
aşık olur, daha sonra insan sevmeyi öğrenir.

İşte, yetmişbeş yaşındaki babamın en büyük yaşama  tutkusu,
her sene bir öncekinden daha büyük bir heyecanla tazelenirken,
benim ise, içim kederlenir,  ruhum darlanır,
o çok özlediğim köyüm gelir aklıma.

İstanbulda yaşarım 40 yıldan fazladır  ama;
Bir sor bakalım çocukluğuma ve gönlüme, köyümü unuttura bilmiş miyim?
Dünyada ve Türkiyede gezmediğim görmediğim memleket kalmadı lakin,
hala köyümle yatar köyümle kalkarım ben.
Öyle hasret çeker, özler severim yani, sevilmez mi!

Benim can köyüm o; Deliorman  eteklerinde Eski Cuma Muratlar köyü.
Adını yazarken göğüsümün inip çıkması hızlanır,
heyecanım ikiye katlanır, kendimden geçerim.

Hatıralar akmaya başlar aklımından,
dönerim hayalimdeki cennetime sığınırım.

- Her akşam saat beş oldu mu dedemle bahçeyi sulardık.
Siz bilir misiniz, suyun toprakla kavuşmasından hemen sonra
ortaya çıkan o muhteşem kokuyu, aşık eder kendine insanı.
Dünyanın en pahalı parfümünü verseler  değişilmez o lezzet,
yaşam iksiridir, sevinç kaynağımdır, mutluluk ve keyfimdir. özelimdir.
-Bahçemizin bir bölümünde karpuzlarımız ve kavunlarımız,
başka bir köşesinde yemyeşil yonca tarlası
yanında boy  boy süt  mısırlar, dolu dolu hayat, dolu dolu mutluluk.
- Düşünebiliyor musunuz,  bahçenizde bembeyaz vak vak eden  ördekler,
boy boy kazlar, tavuklar, horozlar, büyük bir koro gibi kendi dilleri
döndüğünce türkülerini söyleyerek yemek saatlerini bekliyorlar.
- Yumurtan taze, sütün kaymağın, köy peynirin, kilerdeki, domates ve biberden yapılmış bize özel salçalar, kompostolar,  of of  nasıl anlatayım, kelimeler
anlatamıyor hasretimi.

Temiz havasından, çeşmelerinden şırıl şırıl akan buz gibi sularından bahsetmek,
dağalarını ovalarını, yemyeşil ormanlarını hatırlamak yürek burkuyor, can yakıyor lakin ne yapalım elden bir şey gelmiyor. Özlüyoruz, içimizde anılarımızla yaşıyor yaşatıyoruz. Kader böyleymiş sağlık olsun demekten başka çıkış yolumuz yok ki bizim. Ateşten gömleği giydik bir kere, ne buraya aitiz, ne oraya, gidip geliyoruz işte. Bir şey daha var , bir ay sonra Eski Cumanın ıhlamurları çiçek açacak ve o güzelim küçük şehir buram buram ıhlamur kokacak. Tam hasret yaralarım  iyileşti derken, benim yine memlekete gidesim geldi, yok arkadaş bu böyle olmaz valizi acil hazırlayıp yola çıkmam lazım.

Hoşgeldin bahar  hoş geldiniz anılarım umutlarım canlarım, hoşgeldiniz.


Cevat ÇIRAK
01.04.2018

 









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yediler Ormanında Kayak

Yaşar Kemal Usta ile UBUNTU'YU konuştuk.

Naim Süleymanoğlu