Kayıtlar

eski cuma bulgaristan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Lutenitsa

Resim
                                                      Lutenitsa * (Dikkat -: Bu hikayenin bazı bölümleri Bulgaristan Türkleri Tuna boyu Türkçe yerel ağızı  ile yazılmıştır.) Ağustos ayının son günlerindeydik Deli Orman eteklerindeki köylerde güne, güneş doğmandan başlanırdı. Köylüler baktıkları besledikleri hayvanlarının karınları doyurmak sulamak ve altlarını temizlemek için her sabah olduğu gibi, gene erken kalmışlar işlerine dalmışlardı. Ninem (anam) sabah erkenden beni uyandırmıştı. Kalk uşağım bugün çok işimiz var bana biraz yardım et yoksa yetişemem diye seslendi. Ben ise bugün mektep olmadığı için biraz geç kalmak niyetindeydim. Nine büün  cumertesi sen ne beni erkenden kaldıresin, uynadıresin becanım, bu hafta derslerden çok yoruldum uyumak istem  diye cevap vermeye hazırlanıyordum. Kalk ba uşağım, üzme kızdırma beni... Yapma böyle, bir başıma ben hangi birine yetişem. Buban evde olsa hiç iş itemicem senden ama nabem ba evladım diye devam edince, sölene sölene d

Nereyi Düşlüyorsan Oraya Aitsin.

Resim
              Nereyi düşlüyorsan, oraya aitsin İstanbulda yaşıyoruz . İstanbul dışında yaşayanlarımız da var. İki kıtaya yayılmış dünyanın en güzel 7 tepeli şehrinin içindeyiz. Boğaz Manzaramız olağan üstü. Bir yanımız Karadeniz bir yanımız Marmara. Arzu edersek Avrupada kıtasına yok sıkıldım derseniz Asya kıtasında yaşıyoruz. Tiyatrolar, konserler, sinemalar, festivaller hepsi bir tık yanımızda, ulaşabiliyoruz İstersek vapurda simidimizi martılarımızla paylaşabiliyoruz, boğazda geziyoruz. Herkesin hayal ettiği şehirde evimiz evlerimiz, arabalarımız da var üstelik. Öyle bolluk ve bereket içiresinde yaşarken bile özlüyoruz, rüyalarımız hala orda. Köyümüzün içinden geçen suları serin beli lom deresinin melodisini özlüyoruz Mandalarla ördeklerle o derenin su birikintilerinde yüzmeye bayılıyoruz. Köyümüzün yüksek yerlerinden biri olan İsaArmutluklarından Fisek dağına  bakıyoruz yüzümüz tebessümle doluyor. Eski Caminin yanındaki Bahçelik çeşmesinden su içmek istersek

İlk Eğitim Günüm

Resim
Türkiye'de İlk Okul ve Eğitim Günüm Eski köy okulumun şu anki hali. Fotoğraf 1 Köydeki okulumun bugünkü hali. Eylül ayını severim, sadece benim doğum günüm olduğu için sevmiyorum elbet, ben pek doğum günlerini sevemem aslında. Eylülü sevmemin en önemli nedeni yağmurun toprakla buluşma anıdır. Öyle güzel bir koku yayılır etrafa, sanırsın doğum kokusudur. Boşuna dememiş şair yağmurla toprağın kavuştuğu an oluşan kokuyu insan sever diye , insan topraktan geldiğinden olsa gerek öteden beri sever bu naftalanja* kokusunu. Bana bu kokunun lezzetini rahmetli dedem öğretmişti. Köyümüzdeki evimizin bahçesinde sıcak yaz günlerinde her akşam akşam saat beşten sonra çeşmeye bağladığımız hortumla, evimizin önündeki domates, biber, salatalık ve karpuzları sulardık ikimiz. Dedem gözlerini kapar mis mis deyip, derin derin çıkan kokuyu içine çeker şükürler olsun derdi. Ben baştan 12 yaşında olmama rağmen dedemin bu garipsediğim haraketlerine bir anlam yükleyemezdim. Bana sabırla sende anla