Kayıtlar

2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Naim Süleymanoğlu

Resim
Naim Süleymanoğlu  Köyü : Ahatlı  Nahiyesi : Mestanlı, Arda Boylarından, Rodop Dağlarından  Can Kırcaali diyarından  Boyu : 1.47  kilosu : 62  Yükü: Ağır  Yüreği: Mangal  Adı : Naim  Soy Adı: Süleymanoğlu  Namı: Cep Herkülü Şanı : Türkoğlu Türk  Evlad-ı Fatihan bakiyesidir  Bulgaristan Türklerinin haklı sesidir  Her omuz, her baş, her yürek bu yükü kaldıramaz. Oğuz Boyudur  Türk soyudur   Ata bindiğinde Fatih, Yavuz; attan indiğinde Mevlana, Yunus Anasına layık ,Atasına Malik  Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ilini, töresini hic  birakmadı o,  bırakmaz. O bir Balkanlı  O bir Bulgaristanlı  Anlı Şanlı Anavatanlı Her şeyden önce o mert namuslu yağız kahraman bir delikanlı.  Cevat ÇIRAK  15.11.2022  İstanbul  Ölüm Yıldönümünde Saygı ve Minnetle  Doğum tarihi: 23 Ocak 1967 Ölüm tarihi : 18 Kasım 2017 👉 Beğendiyseniz Paylaşabilirsiniz👈  #naimsüleymanoğlu #halter #kırcali #bulgaristangöçmenleri #bulgaristan #turkey #cevatcirak #kircaali

Bedava Kitap Baldan Tatlı Değildir

Sabah kalkıp fırına gidiyorsun fırının içi mis gibi kokuyor, buğday kokusu  sıcak hava  ile genizlerine  kadar giriyor, açlığın zirve yapiyor,  iştahın kabarıyor, ihtiyacın kadar  ekmek aliyorsun, ücretini peşiin  ödüyorsun, fırınciya da tesekkur ediyorsun. Ne kadar cok ekmek yapmışsın  usta deyip bedava istemiyorsun, ayıp olur emeğe diye de iç geçiriyorsun. Sonra oradan pastaneye geçiyorsun mis gibi taptaze börekler çörekler poğaçalar, yine parasını verip ihtiyacın kadarını aliyorsun. Bedava verir mi acaba demek aklına bile  gelmiyor. Bu örnekleri  çoğaltabilirim.   Gelelim kitap yazan emekçilerin durumuna. Yıllarca emek veriyor  kitap yazıyorsun, gece uykusuz kaldigin günleri sayamıyorum bile. Sonra yayın evi süreci var ki ömründen ömür gidiyor. Anlatmaya kalksam sayfalar  süren zorlu bir süreç. Evet yillar suren calisma aylar suren yayınevi sureci, savcıya bakanlığa kütüphaneye kitap gidiyor, denetimler uğraşlar yorucu bir başka süreç.  Kitap çıkıyor raflardaki yerini aliyor. Buraya

Tren Yolculuğu

Resim
Tren Yolculuğu    Her insan hayal eder ve sonra pek azı hayallerinin peşine düşer, sonra bir çokları dayanamaz ve hayallerini yarı yolda ilk mola verecekleri  istasyona gelmeden bırakırlar. Ben de gezmeyi tozmayi herkes gibi severim. Çünkü benim de hayallerim var.  Ben en çok trenle seyahat etmeyi severim. Uçak çok hızlıdır benim için, daha doğrusu koşturmaya gelmedik bu hayata, anda kalmayı, dünü yarını düşünmeden hayattan keyif almayı bir nebze de olsa bilmeliyiz diye düşünüyorum. Özel araçla da gezmeyi sevmem hele bir de aracı ben kullanıyorsam önümü görmekten doğanın nimetlerini kaçırmaktan korkarım. Otobüs pek bana hitap etmiyor, güvende hissetmiyorum, çok gürültü kirliliği içerisinde yolculuk ediyorsun, lakin en azından sağını solunu görebiliyorsun, güzellikleri fark edip bakabiliyorsun.  Ben en çok trenle seyahat etmeyi severim. Onlarca nedeni var ama size sadece iki çok özel nedenden bahsedeceğim.  İlk tren yolculuğumu hiç unutamam.  Takvimler 1978 yılının 18 Eylülünü  gösterir

Ev, Sahibini Bekler Mi? Sahibi evini özler mi?

Resim
Ev, Sahibini Bekler Mi? Sahibi evini özler mi? Bilirsiniz filmlerden Köpek sahibini tren İstasyonundan işe yolcu eder Sonra da gardan  ayrılmaz Akşama kadar sahibini dönsün diye bekler Sahibinin döndüğünü ilk o anlar Tren raylarının titreşiminden hisseder Sevdiği insan vagonda bir koltukta yorgun geliyordur Kavuşma anı yakındır... Yolcular köpeğin  kuyruğunun  dans etmesinden Trenin yaklaşma anını birbirine müjdeler Trenden inenler yorgunluklarını unutur, sevdiklerine kavuşur Trene binenler ise sevenlerine kavuşmak için umut tazeler. Lokmotifin  bir an önce sireninin ötmesini, hareket etmesini ister Evle sahipleri arasında da böyle sağlam bir  gönül ilişkisi vardır işte Ev kime ev sahipliği yapar bilir misiniz? Bahçesinde  koşturan neşeli çocuklara Mutfağında yemek yapan çocukların sevgili annelerine Sundurma altında kışlık odunları Çocukları kışın üşümesin diye istifleyen yürekli babaya Hürmet ve hizmet eder ev. Sahipliğin gereğini yakışanını yapar Sıcak küçük odalarını aç

En kötü şartlar altındayken bile umudunu yitirme.

Resim
En kötü şartlar altındayken bile umudunu yitirme. Bugün Millet ittifakının saat 13.30 daki toplantısı beklerken heyecanlandım ve küçük bahçeme çıkıp kahve eşliğinde bir sigara ile keyifleneyim dedim. Oturdum sandalyeye, hava biraz soğmuş dedim. Sonra bahçeme bakarken bir de ne göreyim; güllerim budanan dallarından filiz vermeye başlamış. Nedense, içimde  beliren filizlenen  umudun etkisi ile duygularımı yazıya dökmek geliverdi birden. Ve sarıldım digital kalemime Bahçemde bulunan meyve fidanlarımı ve güllerini her sene yapraksız  dalsız bırakıyorum. Hepsi kar gelmeden Kasım ayında soyup karın altında bırakıyorum. İlk bakışta eğer işin sırrını bilmiyorsan,  nasıl bir acımasızlık, nasıl bir vicdansızlık gibi görünüyor öyle değil mi?  Ama işin aslı başka, hiç bir şey göründüğü gibi değil. Sıkıntı çekenler, acıyı tadanlar, ezilenler  suya düşen ilk cemre ile birlikte mucizelere imza atıyorlar.   Ünlü psikolog   Prof. Dr. Acar Baltaş  "Çocuklarıma kıyamıyorum” derken, hayat karşısında

Memleketim de memleket

Resim
Memleketim de Memleket    Anadolu’da  izim gönlüm canlarım  var Kalbim ana yurdumun sınırlarının ötesine  Canım ciğerim baharım bildiğim İlk gözümü açtığım Deliormanda memleketimde  Ne para ne mal ne mülk ne servet  Aklımda hep mutlu çocukluğumu yarim biraktigim  gençliğimi yaşayamadığım Can evimden  öte bildiğim  Memleketim de memleket    Cennet bahçesinde Sanki bir  başıma  sevgisiz umutsuz heyecansız bırakilmış olarak yaşıyorum  Bazen gece, bazen gündüz  şaşkın  berduş  şu halimle  uçsuz bucaksız bir şimale  durmadan  yürüyorum. Dolup coşup bazen az da olsa umutlanıp o hüsranı tekrar tekrar yaşıyorum. Elimde değil, yetkimde değil,  çözümü bende değil, onu da biliyorum. Her şeye rağmen daima dilimde   Çocuk yaşta  Eksik yarım yetim öksüz bıraktığım Doyamadığım hep özlediğim  Memleketim de memleket.   Ne haldeyim dostlar görüyorsunuz. Halın nicedir? Sağ olun soruyorsunuz. Hasreti, gurbeti, yasayıp  bilenleriniz beni çok iyi anlıyorsunuz. Vazgeçilmezim hasretim. Parayla  pulla ölçülmez

Nazım Hikmet Cok Yorgunum Varna

Tarih 1 Temmuz 1957 yılını not  etmektedir.  Nazım Hikmet Bulgaristan'ın Varna şehrinin güzel ilçesi Balçık'tadır. Doğduğu özlediği topraklara en yakın mesafededir.  Canından çok sevdiği biricik oğlu Mehmedini çok özlemiştir  Sadece Mehmedini mi ? Vatanını, sevdiği kadını,  boğazı, simidi martıları çok özlemiştir. Memleket hasreti özlemi burnunda kokmaktadır.  Romanya Kraliçesi Maria'nın  meşhur minareli köşkünün bahçesinde oturdugu bir banktan Karadeniz'in coşkulu dalgalarına dakmıştır. Hasretlik Nazımın son dönemlerde hiç kurumayan hep taze yarasıdır. Nazım işte tam o ruh haliyle  bu şiiri mırıldanmya başlar ve şiir vücut bulur. Yıllar sonra Cem Karaca da ülkesinden çok uzaktadır, memleket hasreti ile yanıp tutuşmaktadır. Türkiye'ye en yakın yer olan Yunanistanın Kos (İstankoy )  adasından bir adım ötedeki memleketini Bodrum'u seyrederken Nazımın şiiri dilinden dökülmeye başlar, ve bu meşhur şarkı dünyaya ve insanlığa merhaba der... Memleket hasreti vatan hasr

Çok Yorgunum

Tarih 1 Temmuz 1957 yılını not  etmektedir.  Nazım Hikmet Bulgaristan'ın Varna şehrinin güzel ilçesi Balçık'tadır. Doğduğu özlediği topraklara en yakın mesafededir.  Canından çok sevdiği biricik oğlu Mehmedini çok özlemiştir  Sadece Mehmedini mi ? Vatanını, sevdiği kadını,  boğazı, simidi martıları çok özlemiştir. Memleket hasreti özlemi burnunda kokmaktadır.  Romanya Kraliçesi Maria'nın  meşhur minareli köşkünün bahçesinde oturdugu bir banktan Karadeniz'in coşkulu dalgalarına dakmıştır. Hasretlik Nazımın son dönemlerde hiç kurumayan hep taze yarasıdır. Nazım işte tam o ruh haliyle  bu şiiri mırıldanmya başlar ve şiir vücut bulur. Yıllar sonra Cem Karaca da ülkesinden çok uzaktadır, memleket hasreti ile yanıp tutuşmaktadır. Türkiye'ye en yakın yer olan Yunanistanın Kos (İstankoy )  adasından bir adım ötedeki memleketini Bodrum'u seyrederken Nazımın şiiri dilinden dökülmeye başlar, ve bu meşhur şarkı dünyaya ve insanlığa merhaba der... Memleket hasreti vatan hasr

Muhacirlik bu

Resim
Muhacirlik bu  Anavatanımda gurbetteyim. Gece yatağımda   uykuya yattığımda,   rüyalarımda memleketteyim.  Bizim  köyde, aşağı mahallede, peykede ihtiyarlarla birlikte koyu bir  sohbetteyim. Konu derin, kafalar karışık. Kimi üzgün. Kimi dargın. Ayriliktan dolayı, kimi yarım, kendisi ile öylesine  bir barışık bir karışık. İhtiyarlar dertli; biri kızım, diğeri oğlum,  bir başkası canım  torunum, diye feryad ediyor. Belli ki, canlarımın  yürekleri yanıyor. Biri alaca  ineğine, diğeri  fedakar yaşlı çalışkan eşeğine,  bir başkası  bahçesindeki  Osmanli çileğine, yanıp dertlenip kahrolup üzülüyor. Bu yüzden, yürekler harman yeri. Gözler  uzunca bir  süredir hep gamli ve nemli. Hiç kolay değil, ayrılık bu,  kahrolası, kör olası, yalan, zalim, acımasız  muhacirlik denen  ayrılık.   Ne yerdeyiz, ne gökte.  sıkışmış,  kırılmış  yikilmışız bu evrende. Ne geçmişte, ne gelecekte. İki arada bir derede. Bilinmez  uzak bir yerde, hep gurbette  kalmış bir  vaziyette. Bazen anavatanda, bazen, hep var o

Çok Yorgunum

Tarih 1 Temmuz 1957 yılını not  etmektedir.  Nazım Hikmet Bulgaristan'ın Varna şehrinin güzel ilçesi Balçık'tadır. Doğduğu özlediği topraklara en yakın mesafededir.  Canından çok sevdiği biricik oğlu Mehmedini çok özlemiştir  Sadece Mehmedini mi ? Vatanını, sevdiği kadını,  boğazı, simidi martıları çok özlemiştir. Memleket hasreti özlemi burnunda kokmaktadır.  Romanya Kraliçesi Maria'nın  meşhur minareli köşkünün bahçesinde oturdugu bir banktan Karadeniz'in coşkulu dalgalarına dakmıştır. Hasretlik Nazımın son dönemlerde hiç kurumayan hep taze yarasıdır. Nazım işte tam o ruh haliyle  bu şiiri mırıldanmya başlar ve şiir vücut bulur. Yıllar sonra Cem Karaca da ülkesinden çok uzaktadır, memleket hasreti ile yanıp tutuşmaktadır. Türkiye'ye en yakın yer olan Yunanistanın Kos (İstankoy )  adasından bir adım ötedeki memleketini Bodrum'u seyrederken Nazımın şiiri dilinden dökülmeye başlar, ve bu meşhur şarkı dünyaya ve insanlığa merhaba der... Memleket hasreti vatan hasr