Kayıtlar

Aralık, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Köyümüzde Bir Mayis İşçi Bayramı Kutlamaları

Resim
         Köyümüzde Bir Mayıs İşçi Bayramı Kutlamaları  I. Bu sabah normal saatimizden önce kalkmıştık. Bir mayıs işçi bayramı kutlamaları her sene olduğu gibi, bu yılda güneş yükselmeden, insanları bunaltmadan başlıyordu. Hepimiz köy meydanında pametniğin (anıtın) önünde toplanmış bir saatten fazla süren sıkıcı konuşmaları dinliyorduk. Korkarım uyku düzenimizin ayarı biraz da bize anlamsız gelen törenler nedeniyle  bozulmuştu gibi sanki. Öyle bir mahmurluk, bir keyifsizlik ki, her yıl aynı can sıkıcı konuşmalar tekrarlanıp döndürülüyordu. Ne tesadüf konuşmacılarda üç aşağı beş yukarı hep aynı kişilerden oluşuyordu. Havanın güzelliği olmasaydı bu tören sanırım hiç katlanılacak gibi değildi. Mayıs ayı bildiğiniz gibi karlı soğuk kış günlerinden çıkıp, ilk baharın insanın içini ısıttığı zamanlara denk gelirdi her yıl. Fakat bu tören neden bu kadar uzadı, hadi artık bitsin artık diye sabırsızlanıyorduk. Biz öğrenciler gibi törene katılan işçilerde sabah yapılacak güreş m

Ahmet Ağam Remont Yaperi

Resim
Ahmet Agam Remont (tamir) yaperi  Işten eve dönüyordum. Komşum Ahmet agam gene arabasının başında dönenip  duruyordu. Kolay gele Ahmet aga  Sağol ba aganin sağol  Nabesin gene  arabanın başında  Naabem ba kardeşim  te göresine Remont (tamir) yapem.  E sen annemsin araba remontundan eşek yada beygir taligası  değil ki bu, içinde koca maşina (motor) var. Doğru sölesin ba aganın ama nabem. Anladigimdan dil ama aganin , ötesini berisini azcık birkalerim (karıştırıyorum) belki düzelir de avtoservise (servise)  bi kalpak para vermeyem  deye uğraşem, nabem bilesine  taa zaplataya (maaşa) çok var, paramda yok.  Ah Amed aga ah diyorum, – ya bilmeden taa çok bozarsan bir yerini kirarsan bütün zaplata gideceke  Başını iki elinin arasina alarak adeta kendine isyan edercesine, Auvv bak ben orasını hiç düşünmedime  dogru söylesin birakem ben şu kuduru (anlar anlamaz ) remont işini, hepten başıma bela almayem, yakarım bütün zaplatayı… Bizim  diş portaldan evimin ka

Psikoloğum Domates Salçası

Psikoloğum Domates Salçası Bazen erkenden yatar yeni günü iple çekersin. İçinden bir sıkıntı olduğunu bilirsinde, bu darlanmanın nedenini bir türlü bulmazsın. Bütün gece bir sağa bir sola döner, ara sıra tavanı seyreder fakat ne hikmetse, beklediğin uykuyu bulamazsın. Nihayet sabah oldu diye sevinirsiniz ama gerginliğin hissedilir ölçüde daha da artmıştır. Daha iyi anlaşılsın diye biraz daha farklı anlatayım şu anki ruh halimi. Hani bazen uçak yolculuğunuz olur ya , siz tam zamanında hava alanında olursunuz, tüm kontrol kapıları ve bilet işlemlerini eksiksiz ve tam zamanında tamamlamışsındır ama; seni tedirgin eden, rahatsız eden bir şeyler hala göğüs tahtanın üstünde koca bir kaya gibi durur ve kaygılanmaya devam edersin. İşte tam o sırada iç sesin sana uçağın rötar yapacak mesajlarını tekrar tekrar göndermeye devam eder ya. Sen iç sesinin mesajlarını düşünürken iç sesin yine haklı çıkar, o lanet anonsu duyarsın ve biraz daha gerilirsin. Bu sefer iç sesin sana, hayır olsun, bir

KANA ABLANIN SLATKARNİTSASI

Resim
Kana Ablanın Slatkarnitsasi ( Kana Ablanın Pastanesi) Haberi duyar duymaz çok gerilmiştik. Bu belirsizlik bize nelere mal olacak bilemiyor kestiremiyorduk. Biz köy çocuklarının gidecek başka hiç bir yeri olmayacaktı. En sevdiğimiz mekandan mahrum kalmak bize çok koymuştu. Ben mesela, en çok raketaları severdim. Hani varya şu içleri krema dolu üstü çikolata olanlar. Kana abla onların kutularını açar masanın üstüne sergilerdi. Yanlarına eşko beşko taraleşkoları aynı şekilde kutusuyla oturturdu, diğer yanına da üzerinden onca yıl geçmesine rağmen hep aklımda tuttuğum o meşhur morena markalı çikolatalı gofretlerini yerleştirirdi. Hani şu kırmızı kaplı olanlar varya üstünde kocaman morena yazanlar, işte onlar bana çok isle gelirdi. Her gün yemeden duramazdım. Hatta slatkarintsanın (Tatlıcı dükkanı, pastane) satıcısı Kana abla benim çok sevdiğimi bildiğinden hep birkaç tane çekmeceye saklardı. Bizim Slatkarnitsa öyle çok büyük bir dükkan değildi. Zaten dükkanda Kana ablan

Deska Gradina

Resim
                                Deska Gradina*                                   Annemin üçüncü yada dördüncü kez,kalk mektebe geç kalacaksın sesi geliyordu. Etrafımda yeşillikler, ağaçların dallarında kuşlar nazlı nazlı şarkı söylüyordu Bizim komşunun arabacı köpeği şarik etrafımda dolanıp duruyor, oyun istiyordu Oysa ben çayırlarda meralarda dolanıyor, pırıltılı güneşin içimi ısıtmasından keyif almaya bakıyordum. Kalk artık işe geç kalacam, hadi sende geç kalıyorsun yapma ba uşağım, hadi ama, ben tam o sırada gözümü açıverdim. Sabah uykusu öyle tatlı ki, hem ruya hem dış sesler öyle güzel ki, seni mışıl mışıl uykun ve yatağından kaldıramıyor. Hemen kalktım, ama bana da yazık, daha 6-7 yaşlarında küçük bir çocuğum, Hele hele şimdiki gibi kış aylarında uyanmak öyle zor ki. Ama dedim, kalktım artık diye kendini teselli etsen de annen olmasa kalkamıyorsun, işte, Annem masa örtüsüne benzeyen kumaştan dikilmiş önlüğümü giydirince biraz kendime gelebildim sanırım, hadi ba

Saladoletçi Yokuz Ağa

Resim
                                                                                Sladoletçi Yonuz Aga Hava mis gibi. Haftanın da  son günü. Okuldan eve yeni gelmişim. Saat güneşin çekilmesine yakın. Evimizin bahçesindeki sebzeleri sulamayı çok seviyorum Özellikle domateslerin suyu ne kadar çok sevdiklerini biliyorum Çeşmeyi açıyorum, su, markucun (hortumun)  ucundan dökülüyor Toprak susuzluktan olsa gerek dudakları çatlamış gibi yorgun ve bitkin Su toprakla buluşuyor, aman Allahım, nasıl arzulu bir buluşma bu böyle, İşte diyorum sevenlerin kavuşması gerçekleşiyor, etrafa bir güzel koku yayılıyor Topraklı suyun kokusunu kocabam (dedem) sevdirmişti, bayılırım hatta özlerim bu sahneyi ve bu sihirli kokuyu. Öyle bir zevkle sevgiyle suluyorum ki domatesleri, su toprağa hayat veriyor.  Sıra biberlere gelince biraz suyun hızını  kesiyorum, onlar domatesler gibi değil Kocaba'mın öğrettiğinden öyle biliyorum, her sebzenin meyvenin durumu özel Birden kulağıma davul sesi

Lutenitsa

Resim
                                                      Lutenitsa * (Dikkat -: Bu hikayenin bazı bölümleri Bulgaristan Türkleri Tuna boyu Türkçe yerel ağızı  ile yazılmıştır.) Ağustos ayının son günlerindeydik Deli Orman eteklerindeki köylerde güne, güneş doğmandan başlanırdı. Köylüler baktıkları besledikleri hayvanlarının karınları doyurmak sulamak ve altlarını temizlemek için her sabah olduğu gibi, gene erken kalmışlar işlerine dalmışlardı. Ninem (anam) sabah erkenden beni uyandırmıştı. Kalk uşağım bugün çok işimiz var bana biraz yardım et yoksa yetişemem diye seslendi. Ben ise bugün mektep olmadığı için biraz geç kalmak niyetindeydim. Nine büün  cumertesi sen ne beni erkenden kaldıresin, uynadıresin becanım, bu hafta derslerden çok yoruldum uyumak istem  diye cevap vermeye hazırlanıyordum. Kalk ba uşağım, üzme kızdırma beni... Yapma böyle, bir başıma ben hangi birine yetişem. Buban evde olsa hiç iş itemicem senden ama nabem ba evladım diye devam edince, sölene sölene d

Köyüm Geldi Aklıma

Köyüm Geldi Aklıma Bugün günlerden pazar En sevdiğim yerde evimdeyim Önümde taze köpüklü kahvem Pencereden bakınca küçük şirin bahçem Bahçemde yapraklarını dökmeye devam eden yeni bir yaza hazırlanan meyve fidanlarım Memleketimin eski türkülerini dinliyorum bir yandan Tesadüfe bakın siz  Sıdıka Ahmedova' Sofya Radyosu kaydı çalıyor Yavrumdan ayrıldım türküsü evin her köşesini dolduruyor Öyle bir ses ki seni alıp tee kırk sene geriye götürüyor,    Nasıl oldu da yavrum ayrıldım senden Burnumda kokarsın karanfil gibi Yavrumdan ayrıldım nereye gideyim Hasretin yolu uzak nasıl döneyim Köyüm geliyor aklıma, mahallemdeki güzel mutlu günlerim Nasıl oldu da yavrum ayrıldım senden sözlerini Nasıl oldu da köyüm ayrıldım senden olarak tercüme diyorum Bir öyle yeni haliyle mırıldanıyorum o meşhur hasretlik kokan türküyü   Kuzuları anneleriye Buzulca çeşmesine sulamaya götürüyorum Dalmaçyalı tenli kuşçu köpeğimiz Luck ile karda oyun oynuyoruz Luck çok mutlu kuyruk hep