Kayıtlar

ANILARIM etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

LUKANKA

Resim
Lukanka 11/07/2020   cevat cirak  tarafından , posted in  genel Şimdi diyeceksiniz ki nerden çıktı bu lukanka Durun anlatacağım be ya, ne bu acele, e ha. Bu covid 19 çıktığından bu yana sınırlar kapalı ya hani. Pazarlarda memleketten gelen orjinal lukanka kalmadı ya. İnsanımızın ayarları bozuldu, o pazar benim bu pazar senin lukanka arar durur oldular. Çok şükür bulunmama diye bir şey söz konusu değil. Artık Bulgaristan Türklerinin damak tatlarını ve lezzetlerini lukanka da dahil olmak üzere Türkiyede de yapan çok firma var da bulmakta zorluk yaşamıyoruz. E ben boş durur muyum, durmam, Hemen açtım bilgisayarı başladım yazmaya. Aman durun be ya, benden pazardaki lukankalardan bahsetmemi beklemiyorsunuz her halde. Hadi kırk yıla geriye saralım lentayı (filmi). Hazır olun başlıyoruz. Deli Orman eteklerinde yemyeşil, suyu bol, insanı neşeli yardımsever bir köye gidelim. Eski Cuma (Targovishte) ilinin Muratlar Köyü (Buynovo) Takvimler 1970 yılları gösteriyor. Beşinci sınıftan altıncı sınıfa

BAYRAM KOLACI

Resim
BAYRAM KOLACI 23/05/2020   cevat cirak  tarafından , posted in  genel Sabah yüzümü yıkamak için bahçemizdeki çeşmeye çıktığımda pırıl pırılı bir yaz havası ile karşılaştım. Güneş sıcak ve keyifli bir günün beni beklediğini müjdeliyordu. Yüzümü yıkadıktan sonra omuzumda asılı duran peşkirle (havlu) ellerimi ve yüzümü kuruladım. Gözlerimi kapattım, yüzümü güneşin geldiği yöne çevirdim, içim ısınsın istedim. Güneşin sıcaklığı ile birlikte hafif bir yel esiverse bir yandan ısınırken serinlik olsa ne güzel olurdu diye geçirdim içimden. Birden evimizin duvarında dayalı duran çalı süpürgesini gördüm. Haraketli ve yoğun günlerin geldiğini hemen anladım. Çalı süpürgesi porta ile evimizin bahçesini temizlemek süpürmek için çıkardı. Bunu daha dün anlamalıydım dedim. Evet evet dün evimiz kalabalıktı, komşu kadınlar bizdeydi, ve koca bir gün hamur açtılar. Her eve bir iki tepsi ev baklavası hazırlanmış, tepsiler sıra sıra dizilmişlerdi. Bayram geliyordu ama ben daha çocuktum bu kadar çabuk gelmesin

Fotoğrafçı Salı Muallim

Fotoğrafçı Sali  Muallim Sabahın ılık yeli sınıfımızın açık penceresinden süzülerek içeriye dalıyor hala uyumakta olan ruhlarımızı uyandırmaya çalışıyordu. Çok erken saatlerde kalkmaya alışık biz köy çocukları nedense bugün uyku mahmurluğunu üzerimizden atamamıştık. Birden sınıfın kapısı açıldı ve sınıf öğretmenimiz kendinden emin adımlarla sınıfın ortasını adeta yararak kara tahtanın önündeki masasına doğru ilerliyordu. Sınıf birden kendine gelivermiş uykudan eser kalmamıştı. Hepimiz oturduğumuz rahlelerimizde derse hazır hale gelmiştik bile. Sınıf öğretenimiz, bugün haftalık değerlendirme yapacağız çocuklar, defter ve kitaplarınızı kaldırın sohbet edeceğiz diyerek konuya girivermişti bile. Önce ders notlarımızı kontrol etti. Bizim oralarda öğretmenler sınıfta bir öğrenciyi imtihan ettiği zaman verdiği notu önce kendi not defterine sonra bizdeki not defterlerine (belejnik) işler imzalardı. Bizde aldığımız notu eve dönünce velimize imzalatır ertesi günü öğretmenimize gös

ÇOCUKLUĞUM KALDI KÖYÜMDE

Çocukluğum Kaldı Köyümde Tam kırk yıl önce, Deli Orman eteklerinde sakin bir köyde Ilık bir Eylül gününde tahtadan yapılmış kasaların içine , Önce bahçemizdeki konserve edilmiş sebze ve meyvelerimizi yükledik Maalesef o sebze ve meyvelerin yetiştiği toprakları alamadık yanımıza Tahta kasalara sığdıramadık atalarımızın bize bıraktığı mirası. Devam ettik yüklemeye, köy kokulu kıyafetlerimizi toprak kokan yatak yorganımızı yerleştirdik Tarlamızı kazdığımız çapamızı küreğimizi keserimizi de unutmadık itinayla yerleştirdik, zaten başka ne alabilirdik ki yanımıza … Kış olur soğuk olur ısınırız belki diye kesilmiş odunlarımızı, Sobamızı taşı ve maşası ile birlikte aldık koyduk yanımıza Sandıkları kapatman önce neyi unuttuk diye tekrar tekrar baktık arkamıza Hesapta unuttuğumuz bir şey kalmamıştı sözde… Oysa biz, Köyümüzün temiz havasını, sıcak mis gibi güneşini , yemyeşil ormanlarını, serin sular akan şorul şorul deresini, Bahçemizdeki bardak eriğin

Geçmişim Girdi Kapımdan

Resim
Geçmişim Girdi Kapımdan Cevat Çırak Jan 15 Akşam olmak üzere, hava yeterince karamsar. Hayır olsun diyorum, ümit üretmeye devam. Az sonra kasvetli havanın nedeni belli oluyor. Hafif hafifi kar taneleri uçuşuyor bahçemde Hava kararıyor gece lambası haber veriyor Karın yoğun bir şekil aldığını İçimde nedensiz tarifsiz bir hüzün hissediyorum. Tam o sırada Geçmişim giriyor evimin kapısından Köyüm geliyor aklıma Masamda sıcak kahvemin ve dumanı Peşinden kahve kokusu kaplıyor oturduğum salonu Telaşsız geçmişi ziyarete gidiyorum Dedemin bir katlı tek odalı evindeyim Dışarda lapa lapa yağan diz boyu kar var Sayada yeni doğmuş kuzular sesleri Odada soba cayır cayır yanıyor Sobanın üstünde mısır tenceresi mis gibi kokular salıyor Fırında kumpirler olmak üzere Dedem sobanın başına bağdaş kurmuş Elinde sucuk ve bıçak yerde sofra bezi Özenle bir kangal köy sucuğunu odun koruna hazılıyor ince dilimlenmiş sucuk çoktan teslim olmuş ateşe

Lutenitsa

Resim
                                                      Lutenitsa * (Dikkat -: Bu hikayenin bazı bölümleri Bulgaristan Türkleri Tuna boyu Türkçe yerel ağızı  ile yazılmıştır.) Ağustos ayının son günlerindeydik Deli Orman eteklerindeki köylerde güne, güneş doğmandan başlanırdı. Köylüler baktıkları besledikleri hayvanlarının karınları doyurmak sulamak ve altlarını temizlemek için her sabah olduğu gibi, gene erken kalmışlar işlerine dalmışlardı. Ninem (anam) sabah erkenden beni uyandırmıştı. Kalk uşağım bugün çok işimiz var bana biraz yardım et yoksa yetişemem diye seslendi. Ben ise bugün mektep olmadığı için biraz geç kalmak niyetindeydim. Nine büün  cumertesi sen ne beni erkenden kaldıresin, uynadıresin becanım, bu hafta derslerden çok yoruldum uyumak istem  diye cevap vermeye hazırlanıyordum. Kalk ba uşağım, üzme kızdırma beni... Yapma böyle, bir başıma ben hangi birine yetişem. Buban evde olsa hiç iş itemicem senden ama nabem ba evladım diye devam edince, sölene sölene d