Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çiçekler

"Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz…." 17/12/2019   cevat cirak  tarafından , posted in  çocuk sevgi ,  genel ,  teog, eğitim, sınav. ,  şiir ,  şiir edebiyat Türkiye’de geçen yıl 1.3 milyon çocuk doğmuş. E ne var bunda her yıl ortalama o kadar çocuk doğuyor diyebilirsiniz. Evet haklısınız. Birde şöyle bakın bakalım bir şey görebilecek misiniz. Yeni doğan bu çocukların sadece %20 sinin evinde kitap ve kütüphane var. Geri kalan çocukların evlerinde kitap yok. Onlar ilk 3 yaşlarını, yani kritik dönem dediğimiz ilk 3 yaşlarını, yani beyinlerinin %95 geliştiği ilk 3 yılı kitap görmeden geçiriyor. Kitapla ne zaman mı tanışıyorlar doğduktan 6 yıl sonra yani ana okulunda. Peki devam edelim, Türkiye’de evlerde kitap yok tamam anladık, kütüphanelerde durum denir ona bakalım. Türkiye’de 70.000 kişiye (yetmişbin) sadece 1 kütüphane düşerken. Mesela Komşumuz Rusya’da 5.000 kişiye (beşbin) 1 kütüphane düşüyor. Evlere

Boyalı Beygir

Boyalı Beygir Evvel zaman içinde ,  kalbur saman içinde ; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken Balkanlar’da Deliorman eteklerinde Eski Cuma’ ya Bağlı şirin mi şirin Muratlar adında bir köy varmış . Köyün iki gölü, koruları, meraları, bir de köyün tam ortasından geçen serin ve engin akan bir deresi varmış. Köyün neşeli, hayat dolu, çalışkan halkı çiftçilik ve hayvancılıkla geçinip dururmuş. Köyün aşağı mahallesinde Ali, Veli ve Sali (Salih) adında üç kardeş yaşarmış. Babalarının gölgesinde ve himayesinde aynı evde mutlu mesut hayat sürerlermiş. Güneş doğmadan kalkar güneş batana kadar tarlalarında bıkmadan usanmadan çalışırlar yaşayıp giderler imiş. Her zaman olmasa da babaları ne derse dinlerler sözlerinden çıkmazlar imiş. En büyük kardeş olan Alinin her zaman babası ile kararları pek uyuşmaz sıkıntı yaşarlar imiş. Yine öyle tartışmalı günlerden bir gün evin fedakar atı ile ilgili sorun çıkmış. Büyük oğlan Ali, iki kardeşi Veli ve

Dızmana

Dızmana 29/11/2019   cevat cirak  tarafından , posted in  genel Bilirsiniz köyde çocukları çok boş bırakmaya gelmez. Buna rağmen nedense bugün kendime yapacak bir iş uğraş bulamadım Günlerden pazar aylardan yaz. Ev halkının tamamı evde, annem bahçede, babam hayvanların karnını doyurmakta. Kardeşim sundurmada oynamakta. Bir tek kocabamda (dedem) telaşlı bir hazırlık seziyorum. Kocaba dedim uzaktan, nereye gidiyorsun? Kocabam elindeki eşeğin hanutlarını arabaya bırakmaya çalışıyordu, cevabını beklemeden beni de götür , benim işim yok dedim. Gülümsedi kocabam, olur ba çocuğun dedi, hem bana yardım edersin. Şeytancağa pazara gideceğiz seninle ona göre giyin. Ama git babana söyle izin al, sıkıntı yaşamayalım sonra gel bana yardım et. Kocabam götürücekte içimden, babam izin vermeyecek. Yok öyle yağma, izin cepteydi zaten. Dediğim gibi de oldu izin çıktı, ben artık yola hazırdım. Şeytancık pazarına ilk kez gidecektim, Duyuyordum pazarın namını ama hiç k

Aile Olmak

Resim
Aile Olmak  21/11/2019   cevat cirak  tarafından , posted in  aile ,  genel Aile Olmak Cenneti dünyada yaşamak demek. Sevgili biriciğim 1945 doğumlu canım anam 74 yaşındaki cefakar anam apar topar kardeşleri davet edince ayaklarının ağrılarına ve yaşlılığa bağlı diğer tüm dertlerine rağmen, sabah 05.00 sularında kendisini kuzenimin arabasının arka koltuğunda memlekete yani Bulgaristana yola çıkmış buluverdi kendini. Bizim gözümüz yolda, telaş sıkıntı derken, ulaştık merak etmeyin iyiyiz mesajını nihayet alınca bütün bir gece uykusuz kaldığımızı hatırlayıp olduğumuz yerde sızıverdik. Bir saatlik uykunun ardından Memleketten gelen fotoğraflarda gördüğümüz manzara ile bambaşka bir ruh haline bürünüverdik. Annesinin cenazesine son görev için memleketine gidememiş annem, Biricik babasını yıllar önce toprağa vermiş annem, Çok geçmeden anne babasından tek mirası agasını yani dayımı son yolculuğuna uğurlamış annem Kensi

Evim Evim Can Evim.

Resim
Evim evim can evim. Çocuktum onlu yaşlardaydım. Bu fotoğrafını gördüğünüz evi yapmaya başladık. Sene 1977 yılında temel atıldı diye hatırlıyorum. Her gün okuldan döndüğümde 2 çanta şişe doldurur köy merkezindeki magazinden inşaatta çalışan ustalara limonata, meşrubat doldurur eve taşırdım. Diyorum 12 yaşında bir çocuk, elimde 2 koca çanta yaklaşık 1-1.5 km yol gider gelirdim. Bazen ağır gelirdi çantalar oturur dinlenirdim. Ama çok dinlenmeye gelmezdi, ustaların saatine uymam gerekiyordu. Birkaç kez çantanın ipleri koptu, ayaklarımın altındaki yol limonata ve bira şişesi kırığı ile kaplandı. Kokularım birbirine karışırdı. Çok korkardım. Ustalara yetişmezse aç kalacaklar, susuz kalacaklar sanırdım. Korkardım annem merak eder beni aramaya çıkar diye. Birde babama hesap vermekten korkardım. Sonuçta ev yaptırıyorsun israf etmemek gerekirdi. Günler yoğun bir hızla ilerledi. 1978 yılının başında tuğla ve betondan yapılmış bu ev nihayet oturulacak duruma geldi. K