Dızmana

Dızmana

Bilirsiniz köyde çocukları çok boş bırakmaya gelmez.
Buna rağmen
nedense bugün kendime yapacak bir iş uğraş bulamadım
Günlerden pazar aylardan yaz.
Ev halkının tamamı evde, annem bahçede, babam hayvanların karnını doyurmakta.
Kardeşim sundurmada oynamakta.
Bir tek kocabamda (dedem) telaşlı bir hazırlık seziyorum.
Kocaba dedim uzaktan, nereye gidiyorsun?
Kocabam elindeki eşeğin hanutlarını arabaya bırakmaya çalışıyordu,
cevabını beklemeden beni de götür , benim işim yok dedim.
Gülümsedi kocabam, olur ba çocuğun dedi, hem bana yardım edersin.
Şeytancağa pazara gideceğiz seninle ona göre giyin.
Ama git babana söyle izin al, sıkıntı yaşamayalım sonra gel bana yardım et.
Kocabam götürücekte içimden, babam izin vermeyecek.
Yok öyle yağma, izin cepteydi zaten.
Dediğim gibi de oldu izin çıktı, ben artık yola hazırdım.
Şeytancık pazarına ilk kez gidecektim,
Duyuyordum pazarın namını ama hiç kısmet olmamıştı gitmek.
Kocabam bu arada eşeği damdan çıkartmış eşek arabasına bağlamıştı.
Eşek önüne konan kurumuş otları yemeğe başlamıştı.
Kocabam boş durmadı, bana hemen bir iş verdi.
Al şu parayı git bana magazinden 4 paket Varna sigarası al gel dedi.
Ben zaman kaybetmemek adına koştura koştura yola koyulmuştum bile.
Güneş yükselmeye başlamıştı, içimizi ısıtıyor, yaşama azmimizi tetikliyordu.
Elimde 4 paket Varna sigara paketi ile porta kapısından içeriye girdiğimde
Kocabamın elinde bir paketle oda kapısından çıktığını gördüm.
Ne çabuk geldin dedi,
başımı okşadı, para üstünü de benden almadı, senin olsun dedi.
Hadi git bu torbayı arabanın angıç koluna as sigaraları da içine atıver, sonra gel ,
yola çıkmadan yemek yiyelim dedi.
Elimdeki poşetle arabaya doğru hızlandım, poşetin içinde sıcak börek kokuları
burumunun etrafından dolaşarak mavi gökyüzüne karışıyordu.
Mis gibi börek kokuyordu, çok severim böreği,
En çok kıvırma ve dızmana böreğini severim.
Hemen anladım poşette dızmana böreği vardı, kokusundan belli dedim.
Demek ki babaannem bize yolda ve pazarda yemek için dızmana yapmıştı.
Dızmanayı kokusundan anlarım ben, çok güzel bir Balkan tepsi böreğidir.
İçinde köy peyniri, üstünde kaymaklı yumurtalı köy yoğudu ile kapanmış mis kokan
börekten canım çekti.
Karnımın aç olduğunu hatırladım dızmana kokusunu duyunca.
Elimdeki poşeti kocabamın dediği gibi arabanın angıcına astım,
hızlıca odaya geri döndüm.
Oda diyorum dedem sayvant altında babaannemle bir göz odada yaşıyordu.
Babaannem girmeden ellerini yıka öyle gel diye seslendi.
Hava ısınmıştı, biraz derlemiş olmalıydım ki yüzüme su vurunca serinlik iyi geldi.
Sofrada duran dızmana tepsisi yarı yarıya boştu.
Demekki tepsinin yarısı o biraz önce arabanın angıçına astığım poşetteydi.
Yolluğumuz hazırdı, yolda aç kalma ihtimali kalmamıştı.
Onlu yaşlarda bir çocuk masumiyeti ile sevindim bu durma.
Harika bir sımsıcak yaz gününde çok mutluydum.
Dedem hadi çocuğum kaşıkla çorbanı, biraz da börek ye yola çıkalım artık.
diyerek kalktı sofradan.
Odadan çıktı ve eşeği arabaya koşmaya gitti.
Çok sürmedi bende karnını tıka basa doyurmuş olarak vardım yanına.
Kocabam arabayı yola hazırlamıştı,
Biraz sonra eşeğe deeh diyerek komut verecek
Şeytancık yolculuğu başlayacaktı.
Çocuğum dedi börek ve sigaralarının olduğu poşeti bulamadım.
Nereye koyduysan bana ordan bir paket sigara verde bir cigara yakayım dedi.
Tamam kocaba dedim ve poşeti astığım angıça doğru çevirdim.
Elimi uzatıp alacaktım ama, elim hava kala kaldı.
Naylon poşet yerinde yoktu, sadece poşetin bir sapı angıçta sallanıyordu.
Birden korkudan dede poşet yok yerinde diye haykırdım.
Dur sakin ol, belki arabanın içine, belkide yere düşmüştür diyerek atladı arabadan.
Ben arabanın içinde o da dışında poşeti arıyorduk ama nafile poşet yoktu.
Ba çocuğum dedi telaşlı biraz da üzgün ve gergin bir sesle.
Sen poşeti nereye koydydun
Bende, koyduğum yeri göstererek,
te buraya koydum, sigaraları da içine attım diye cevap verdim.
Kocabam arabada koşulu eşeğe doğru çevirdi yüzünü
Eşeğin sanki hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi bir hali vardı.
Eşek karnı tok iken huysuzluk etmezdi sakince komutlara uyardı.
bugünde nedense çok sakindi.
Kocabam eşeğe bir kez daha baktı.
Eşek nispet yaparcasına kuyruğu ile üstüne konan sinekleri kovmakla meşkuldu.
Kocabam şimdi bana dönecek ve yüzü asılarak kızacak diye beklerken,
olanlar oldu.
Kocabam kahkaha atarak gülmeye başladı.
Çocuğum dedi bizim deli eşek dızmanayı yemiş üstüne de,,
benim sigaraları bir güzel tüttürmüş .
Üzülme dedi tekrar, korkma, sana kızmayacağım.
Bende kabahat bu işi sana bırakmamalıydım,
bırakırsam da seni uyarmalıydım, ama unuttum dedi.
Bu kahrolası deli kart eşek daha önce de benim sigaralarımı yemişti dedi.
Eşek sanki Şumnu şehrinin Şeytancık köyündeki pazara götürülüp
satılacağını anlamıştı.
Ben Şeytancık pazarına gittim ama nasıl gittim birde bana sorun.
Yazın en güzel günlerinden bir günde bu eşek başıma iş açmıştı.
Kocabam hem giderken hemde Şeytancık pazarından eşeği satmış olarak dönerken
hep bana takılarak ve gülerek keyifli bir yolculuk geçirdi.
Ben hala kendimi affedemiyor sinirden kahroluyordum, ama adam hala gülüyordu!
Boğazkesen Köyü çatrığına geldiğimizde köye yaklaştık çocuğum dedi;
Kocabam öyle deyince, hiç duymadığım duysam bile bilmediğim bu köyle ilgili
merakımı giderecek sorular sormak istiyordum ama,
şaka yapar diye inadına sormadım.
Tamam dedi kocabam , ben sana kızmadım kendime kızdım
üzülme diye saçımı sıvazladı, beni teselli etmeye çalıştığı belliydi.
Ben dedi bu kart deli eşeği sattık yerine de arabada koşulu katırı aldık diye
sevinemiyordum bile.
Bu deli eşek bana çok çektirdi üzülme kurtulduk ondan dedi
Hatta dedi yine gülerek satmadan dızmana ile karnını doyurduk,
üstüne de sigara ile keyifini yaptık ya, iyi ettik çok iyi…
Yine de bakma sen, deliydi meliydi, biraz fazla huysuzdu ama vicdanım rahat ve
huzurlu vedalaştık, güzel ayrıldık diyerek saçımı okşamaya devam etti.
Ne yalan söyliyeyim kocabam beni teselli etmişti, köye daha sakin girecektim.
Geçtiğimiz yollar ve yol üzerindeki köylerle ilgili sorular sormaya başlamıştım.
Dedem benim merakımı gidermeye devam ediyordu.
Bizim köye komşu iki en yakın köyden biriydi Boğazkesen köyü,
Birde yine bizim köye çok yakın Yeni Mahalle köyü vardı.
İkisinden de Şeytancık pazarına gidilebiliyordu.
Şeytancık pazarının kurulduğu köy bize çok yakındı ama bizim kasabaya bağlı değildi.
Biz Eski Cuma kasabasına bağlı Muratlar köyünde yaşardık,
Keyfim yerine gelmiş kocabam anlattıkça ben her şeyi hafızama kaydetmiştim.
Ogün Bulgaristanın tamamını anlatsa dinlemeye hazırdım.
Kocabamın dediklerine inanmıştım, vicdanımı rahatlatma sırası bana gelmişti.
Deliydin inatçıydın huysuzdun ama diyorum eski eşeğimize hitap ederek
Biz kimseyi evimizden aç susuz göndermeyiz
Sıcacık peynirli dızmanayla karnını doyurur Varna sigarası tüttürerek uğurlarız
diyordum içimden.
Gülme eğlenme sırası sanki bana geçmişti
Güneş hala doyumsuz güzelliği ile gülümsemeye devam ediyordu.
Cevat Çırak
29.1.2019
İstanbul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yediler Ormanında Kayak

Yaşar Kemal Usta ile UBUNTU'YU konuştuk.

Naim Süleymanoğlu