Kayıtlar

eskicuma etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Memleketim de memleket

Resim
Memleketim de Memleket    Anadolu’da  izim gönlüm canlarım  var Kalbim ana yurdumun sınırlarının ötesine  Canım ciğerim baharım bildiğim İlk gözümü açtığım Deliormanda memleketimde  Ne para ne mal ne mülk ne servet  Aklımda hep mutlu çocukluğumu yarim biraktigim  gençliğimi yaşayamadığım Can evimden  öte bildiğim  Memleketim de memleket    Cennet bahçesinde Sanki bir  başıma  sevgisiz umutsuz heyecansız bırakilmış olarak yaşıyorum  Bazen gece, bazen gündüz  şaşkın  berduş  şu halimle  uçsuz bucaksız bir şimale  durmadan  yürüyorum. Dolup coşup bazen az da olsa umutlanıp o hüsranı tekrar tekrar yaşıyorum. Elimde değil, yetkimde değil,  çözümü bende değil, onu da biliyorum. Her şeye rağmen daima dilimde   Çocuk yaşta  Eksik yarım yetim öksüz bıraktığım Doyamadığım hep özlediğim  Memleketim de memleket.   Ne haldeyim dostlar görüyorsunuz. Halın nicedir? Sağ olun soruyorsunuz. Hasreti, gurbeti, yasayıp  bilenleriniz beni çok iyi anlıyorsunuz. Vazgeçilmezim hasretim. Parayla  pulla ölçülmez

Balkan Türklerinde Atatürk Sevgisi

Resim
Balkan Türklerinde Atatürk Sevgisi  Bulgaristan’ın Kuzeydoğusunda küçük şirin bir kasaba Eski Cuma. Deliorman eteklerinde Preslav dağlarının güney yamacında Vrana nehri kıyısında yazları misler gibi ıhlamur kokan bir şehir. Bulgaristan Türklerinin yoğun yaşadığı bir kasabadır Eski Cuma. Çalışkan fedakar insanları daha düne kadar tarım ve hayvancılıkla uğraşıp geçinip dururlardı.  Şimdilerde ise yerlerini yurtlarını bırakarak avrupa şehirlerinde ekmek peşinde koşan iyi yürekli can insanlar olarak anılmaktadırlar.  Fakat hala köylerinde nadir de olsa hayvancılıkla uğraşan, ekmeğinin peşinde koşan insanlara da rastlamak mümkündür.    İşte o iyi yürekli çiftçi ailesinden olan  Zehra Mehmedova. Eski Cumaya (Targovishte) bağlı Muratlar (Buynovo) köyünde hayvancılıkla ekmeğini kazanarak çocuklarını okutmaya çalışan bir ailenin ferdi.  Sabah ezanından önce kalkıp hayvanlarının peşine düşen bir anne. Uçsuz bucaksız kırlarda hayvanlarını otlatırken yanından kitabını hiç eksik etmeyen bir kitap s

Taze Manda Sütü

Resim
Köy ve Çocuk  Köyde anneannem mandayı sağarken yanına giderdim. Beni görünce sağmaya ara verirdi "gel uşağım bakem diye çağırırdı yanına. Dikerdi bakracı kafama  sıcacık manda sütünü kana kana içerdim. İçsin uşağımda kafasına kan gitsin derdi. Manda sütü dünyanın en güzel lezzetlerinden bence, içmeye doyamazdım. Akıllı çocuk olacak benim uşağım derdi. Akıllı oldum mu o tartışılır da,  bu karşılıksız derin sevgiye layık görüldüğüm için çok şanslıyım çok. Allah mekanını cennet eylesin topal ayağınla 5 çocukla baş etti, uğraştı didindi, bize çok emek verdi. Nurlar içinde yatsın Ayşe annem. Bu fotoğraf  beni  45-50 sene geriye en güzel günlerime görürdü. Hey gidi günler hey. Hep derim çocuklar ne yapıp ne etmeli de mutlaka köyde büyümeli. Köyde yetişen çocuklar adeta bir masal dünyasında her renge dokunarak her tonu tanıyarak büyüyorlar, bundan daha güzel ne olabilir ki.  Hey gidi günler hey, hey gidi BALKANLAR, hey gidi Deliorman hey. Hey gidi güzel  cennet Muratlar Köyüm hey.

Boyalı Beygir

Boyalı Beygir Evvel zaman içinde ,  kalbur saman içinde ; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken Balkanlar’da Deliorman eteklerinde Eski Cuma’ ya Bağlı şirin mi şirin Muratlar adında bir köy varmış . Köyün iki gölü, koruları, meraları, bir de köyün tam ortasından geçen serin ve engin akan bir deresi varmış. Köyün neşeli, hayat dolu, çalışkan halkı çiftçilik ve hayvancılıkla geçinip dururmuş. Köyün aşağı mahallesinde Ali, Veli ve Sali (Salih) adında üç kardeş yaşarmış. Babalarının gölgesinde ve himayesinde aynı evde mutlu mesut hayat sürerlermiş. Güneş doğmadan kalkar güneş batana kadar tarlalarında bıkmadan usanmadan çalışırlar yaşayıp giderler imiş. Her zaman olmasa da babaları ne derse dinlerler sözlerinden çıkmazlar imiş. En büyük kardeş olan Alinin her zaman babası ile kararları pek uyuşmaz sıkıntı yaşarlar imiş. Yine öyle tartışmalı günlerden bir gün evin fedakar atı ile ilgili sorun çıkmış. Büyük oğlan Ali, iki kardeşi Veli ve

Ihlamur Kokan Şehirm Eskicuma

Resim
Ihlamur Kokan Şehrim Eski Cuma Dünyanın en güzel şehrinde yaşıyorum aslında. İki kıtayı birbirinden ayıran boğazı ile, şehir vapurları ile yarış eden martıları ile, buram buram susam kokan simitleri ile, olmazsa olmaz ince belli bardaklarda içilen Türk çayı ile sevdiğim vazgeçilmezim İstanbul. Şairlerin dilinden düşüremediği istanbul benim hiç bir zaman vazgeçemeyeceğim vitaminim, can suyum, nihayetinde çok sevdiğim. Bu şehirde çok çileler çektim, bu şehirde okudum, bu şehirde kariyer yaptım, bu şehirde ailem ve çocuklarım oldu. Nihayetinde bu şehirde emekli oldum. Bu yüzden minnet ve sevgiyle anıyorum her zaman. Lakin başka bir şehir daha var kalbimin derinliklerinde. Doğduğum şehir, çocukluğumun en keyifli en renkli anılarını saklayan şehir. Buram buram ıhlamur kokan, beni benden alan şirin mi şirin, güzel mi güzel, canımın bir parçası şehir. Osmanlıca sözlükte şöyle tarif edilir benim ilk göz ağrım. ” Osmanlılar zamanında, Bulgaristan’da Şumnu ile Razgrat arasında y

Brigada

Resim
Brigada Evden çıktığımdan bu yana durmadan koşuyorum. Kalbimin atışlarını duymaya başladığımda anladım yorulduğumu. Bizim evden horemak (meyhane) önüne kadar adeta koşmamış kopmuşum. Köyümüzü boydan boya ortadan ikiye bölen Beli Lom deresinin üzerine taştan yapılmış köprünün üstüne geldiğimde, fark ettim koştuğum uzun mesafeyi. Biraz soluklanmak için köprünün kollarına teslim ettim kendimi. Kalbim göğüsümden çıkmak üzereydi. Beli lom deresi gür bir şekilde taşıdığı sularını aşağıki yazovire (göle) yolcu ediyordu. Su ahenkle dans ediyordu. Suyun melodik sesini duyunca huzur kapladı içimi. Biraz daha sakinledim. Oysa evden nasıl panikle çıkmış durmadan koşmuştum. Geç kalırım diye koştum aslında. Köyümüzün merkezinde, horemak’la yan yana olan magazine (bakkal dükkanı) yetişmeliydim. Köprünün üstüne saatime baktığımda daha yarım saat vardı kapanmasına. magazine yetişmem gerekiyordu. Tamam dedim yetiştin sakin ol. Magazine girdiğimde satıcı neden geldiğimi anlaşmıştı sanki. Gülüm