Çiçekler


"Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz…."


Türkiye’de geçen yıl 1.3 milyon çocuk doğmuş.
E ne var bunda her yıl ortalama o kadar çocuk doğuyor diyebilirsiniz.
Evet haklısınız.
Birde şöyle bakın bakalım bir şey görebilecek misiniz.
Yeni doğan bu çocukların sadece %20 sinin evinde kitap ve kütüphane var.
Geri kalan çocukların evlerinde kitap yok.
Onlar ilk 3 yaşlarını,
yani kritik dönem dediğimiz ilk 3 yaşlarını,
yani beyinlerinin %95 geliştiği ilk 3 yılı kitap görmeden geçiriyor.
Kitapla ne zaman mı tanışıyorlar doğduktan 6 yıl sonra yani ana okulunda.
Peki devam edelim,
Türkiye’de evlerde kitap yok tamam anladık, kütüphanelerde durum denir ona bakalım.
Türkiye’de 70.000 kişiye (yetmişbin) sadece 1 kütüphane düşerken.
Mesela Komşumuz Rusya’da 5.000 kişiye (beşbin) 1 kütüphane düşüyor.
Evlere dönelim, biraz daha üzerinde konuşalım.
Türkiye’de evlerin %81 de ortalama 18-20 kitap bulunuyor.
Bu kitaplarda mecburen evlerde bulunan ders kitaplarında oluşuyor.
Peki komşumuz Yunanistan’da evlerde bulunan kitap sayısı nedir?
Bizim 2 katımız
Almanyada evlerde bulunan kitap sayısı 5 katımız
Bu araştırmalar Türkiyenin üye olduğu OECD tarafından yapılmış.
Türkiye üyeler arasında sonuncu.
Hadi evleri konuştuk, durum vahim.
Kütüphaneleri de gördük durum vahimden de öte
Hadi gelin bir de okullara bakalım.
Türkiye’deki mevcut okulların %60 dan fazlasında kitap ve kütüphane yok.
Yani okullarda çocuklar bilgiye ulaşmada çaresizler.
Bilgiden kastım, öykü, roman, şiir, edebiyat)
Şimde gelelim zurnanın son deliğine
Böyle hazin bir tablonun sonuçlarına bakalım.
Türkiye’de ileri seviyedeki yazıları okuyup anlayabilen öğrenci sayısı %1 altında.
Almanyada bu oran % 12
İsrailde bu oran %9,18
OECD ortalaması %8
Peki devam edelim.
Milli Eğitim Bakanlığı verisi bize diyor ki;
Her üç öğrenciden ikisi okuduğunu anlamıyor.
Yani çocuklar ana dilini bilmiyor,
Kendi dilini bilmeyen Yabancı dil öğrenebilir mi sizce ?
peki yetişkinlerde bu oran nedir?
Türkiyede yetişkinlerde okuduğunu anlama oranı %12
Almanyada bu oran %70
Peki okuduğunu anlamazsanız ne oluyor.
Mesela küçük bir örnek verelim.
Kendini ifade edemeyen erkek şiddete yönelir.
Bakın nereden yola çıkarak nereye geldik.
Türkiye’de kadınların şiddet görmesinin altında yatan nedenler arasında
kitap okumamak çıkıyor.
Yani Kendini ifade edememek ciddi bir sorun olarak önümüzde duruyor.
Eleştirel bakmak, takım çalışması vb. konularda kendisini iyi ifade edemeyen insanlar topluluğundan inovasyon beklemek mümkün olur mu sizce?
Ya da mümkünse ne kadar mümkün?
Bilemiyorum yeterince açık ve net oldu mu?
Teşekkürler Prof. Dr. Selçuk Şirin hocam teşekkürler.
Şayet daha geniş bilgiye ihtiyacımız var diyorsanız, kaynağımı aşağıda bilginize sunuyorum.
https://youtu.be/Stg2Ir8BtDo




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yediler Ormanında Kayak

Yaşar Kemal Usta ile UBUNTU'YU konuştuk.

Naim Süleymanoğlu