ÇOCUKLUĞUM KALDI KÖYÜMDE

Çocukluğum Kaldı Köyümde

Tam kırk yıl önce,
Deli Orman eteklerinde sakin bir köyde
Ilık bir Eylül gününde
tahtadan yapılmış kasaların içine ,
Önce bahçemizdeki konserve edilmiş sebze ve meyvelerimizi yükledik
Maalesef o sebze ve meyvelerin yetiştiği toprakları alamadık yanımıza
Tahta kasalara sığdıramadık atalarımızın bize bıraktığı mirası.
Devam ettik yüklemeye,
köy kokulu kıyafetlerimizi toprak kokan yatak yorganımızı yerleştirdik
Tarlamızı kazdığımız çapamızı küreğimizi keserimizi de unutmadık
itinayla yerleştirdik, zaten başka ne alabilirdik ki yanımıza …
Kış olur soğuk olur ısınırız belki diye kesilmiş odunlarımızı,
Sobamızı taşı ve maşası ile birlikte aldık koyduk yanımıza
Sandıkları kapatman önce neyi unuttuk diye tekrar tekrar baktık arkamıza
Hesapta unuttuğumuz bir şey kalmamıştı sözde…
Oysa biz,
Köyümüzün temiz havasını,
sıcak mis gibi güneşini ,
yemyeşil ormanlarını,
serin sular akan şorul şorul deresini,
Bahçemizdeki bardak eriğini (mürdüm eriğini)
Var var diye öten beyaz ördeklerimizi
Kazlarımızı, can dostlarımızı,
ailemize yıllarca hizmet etmiş güzel gözlü eşeğimizi
alaca ineği ve yeni doğmuş küçük buzağısını
evimizin penceresinde güneşlenen saksıdaki çiçeklerimizi
Arka bahçemizdeki erik dut kiraz ağaçlarımızı
Mahallemizdeki koca çeşmeyi
komşumuzun dalları bizim bahçeye sarkan armut ağacını
her sabah ailemize taze yumurta veren tavuklarını
koyunlarımızı , ama daha çok unutamadığım beyaz ve kara kuzularımızı
evimizin bekçisi sadık dostumuz köpeğimizi
koyamadık o koca göçün ayrılığa sebep olan lanet sandığa…
Yer bulmadığımızdan değil, imkansızlığımızdan , çaresizliğimizden,
çocukluğumuzu bıraktık köyümüzde.
Yüzyıllar süren ata yurdu maceramızı bir kaç günde yükleyiverdik
uzun bir tren katarının sıradan vagonundaki manasız konteynerine.
Oldu bittiye getirildi hayatımız, çocukluğumuz mutluluğumuz,
alındı elimizden.
Biz artık anavatandaydık,
göçmen oluvermiştik anlamadan dinlemeden.
Sonra çok gittik geldik, gördük kokladık toprağımızı
Özlem giderdik, rüyalarımızda gördük, unutamadık.
fakat bir türlü kavuşamadık, bir türlü sarılıp ağlaşamadık,
doya doya hasret gideremedik, avazımız çıktığı kadar bağırıp ağlaşamadık,
hep yarım kaldı hasretlerimiz.
Özlemeye devam ediyoruz edeceğiz elbet, hakkımız.
Lakin çocukluğumuzu bıraktık köyümüzde
koyacak yer bulamadık, yerine geçecek yar bulamadık, bulsakta
köyümüzün evimizin yerine asla koyamadık
öğrendik ki mutlu olduğunuz çocukluğumuz
hiçbir sandığa sığmayacak, hiç bir tren onu yerinden alıp taşıyamayacak,
Biz özleyeceğiz bazen ziyaretine gideceğiz, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Soranlara ne günlerdi diyeceğiz, keyifli mutlu zamanlardı, çok güzeldi
çok özeldi diyeceğiz de,
Çocukluğum kaldı evimizde, köyümüzde diyemeyeceğiz.
Bağrımıza koca bir taş basıp önümüze bakacağız,
geçmişimizi hep güzel anacağız, hiç unutmayacağız. unutturmayacağız.
Coğrafya kader mi diyeceğiz?
Cevat ÇIRAK
22.01.2019

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yediler Ormanında Kayak

Yaşar Kemal Usta ile UBUNTU'YU konuştuk.

Naim Süleymanoğlu