Gagarin Mahallesinin Çocukları





                                         GAGARİN  MAHALLESİNİN  ÇOCUKLARI



        Hava tam delilik havası, aylardan haziran, aşağı mahallenin çocukları her zaman toplandıkları yerde oyuna başlamışlardı bile. Biliyorlardı az sonra Mustafa Kocabam (dedem) çıkacak her zamanki gibi bize seslenecekti.
Çok geçmedi
Aynen dediğim gibi de oldu;
Büyük portalın küçük kapısını açtı ve başladı söylenmeye.
Yapmayın ba çocuğun, kime derim ben, siz ne seslemesiniz...
Yıkacağınız avlu kapısı, kırılacak koca kapı ben sonra ne yapacağım.
Biz o sırada mahallede kendi aramızda yaptığımız maça ara verdik tabiğ.
Koca avlu tokadını (kapısı) çift kale maçına kale olarak kullanırsan olacağı budur.
Her gol'de yada aut atışında top portaya çarptıkça  tak tak diye ses çıkartıyor, gürültü oluyor ve biliyoruz ki kocabam çıkacak ve bize gene her gün tekrarladığı lafları saydıracak'tı.
Ama kocabam'da hikayenin sonun mutlu biteceğini biliyordu elbet. Yoksa o kadar laf ettikten sonra bize gülümseyerek kapıyı kapatması tesadüf olamazdı. Kocabam bizim mahallenin çocuklarına hiç kıyamaz hepimizi çok severdi. Hiç ters bir lafını duyan olmamıştı bugüne kadar.
Biz de onu çok severdik, bu kadar gürültüye  patırtıya rağmen her zaman bizi anlayışla karşılardı.
Hatta bazen onu anlar moralinin bozuk olduğu zamanlarda futbol yerine çelik çomak oynardık.
Çelik çomak oynamayı şimdiki gençler pek bilmez, duymamışlardır bile. Çok keyifli bir oyun olduğu kadar tehlikeli de bir oyundu. Ama biz aşağı mahallenin yani namı değer Gagarin Mahallesi çocuklarının en sevdiği oyunlardan biriydi çelik çomak oynamak.
Saha her zaman aynı sahaydı, Mustafa koacabamın evinin önündeki boş alan. Burası hem bizim toplanma, plan yapma ve planlarımızı uygulama merkeziydi, hemde neşemize neşe kattığımız özgürlük alanımız sayılırdı.



Gagarin Mahallesi aşağıda Tepeli Mahmutların ordan yani Buzluca çeşmesinden başlar yukarı doğru çıkar, bizim mahalleyi ortadan bölen sokağın sonunda yani Hakkıların Kazım aganın evinin olduğu yerde biterdi. Köyün en hızlı, en şaşalı, en deli çocuklarının yetiştiği mahalleydi.
Mahallemizin eskilerine göre bizim mahalle aşağı mahalle olarak bilinirdi.Lakin nesil mahallenin adını değiştirmişti, Hatta sadece bizim mahalle gençleri değil, köyün tamamı ve komşu köylerin gençleri de Gagarin mahallesinin ününü unvanını şanını bilir bilmeyenler er yada geç öğrenirdi.

Bazen düşünürdüm, o dönemlerdeki çocuk aklımla, neden Gagarin Mahallesi deniyordu diye. Kendimce de soruma cevaplar üretirdim; Her halde derdim bu mahallenin sakinleri dünyaya uzaydan geldiler o yüzden böyle anılıyorlar. Bağlantıya bakar mısınız Yuri Gagarin uzaya ilk çıkan kozmonot ya oradan işi nereye bağlıyorum.


Gagarin mahallesinin çocukları bir başka şenlikliydi. Hep beraber hareket ederler, birbirlerini her zaman korur kollarlar, kimsenin onlara yan gözle bakmasına izin vermezlerdi.  Bir zincirin halkaları gibiydiler, tek tek bakıldığından çok sağlam halkaların birleşmiş hali gibiydiler. Öyle bir zincir olmuşları ki, ne kimsenin ayırmaya kırmaya gücü yeter, nede böyle akıl dışı girişimde bulunan olurdu.

Mesela mahallemizden  bir çocuğa başka köyden yada mahalleden biri laf edecek, mesela dövmeye kalkacak, bir daha uzun süre köy içinde elini kolunu  sallayarak gezmeye şansı olmazdı, olamazdı.
Ancak o eşekliğinin bedelini ödeyecek ondan sonra nefes almaya, rahat rahat dolaşmaya şansı olabilecekti. Gagarin mahallesi dedin mi akan sular dururdu.
Mahallemizin çocukları yazın çelik çomak oynar, kendi aralarında futbol maçı yapar, boklukta (çöplükte) mısır sapları ile iki takım halinde savaş eder, buzluca bayırından lagerli (bilyeli) arabalarla  yarışlar yapar, çakı ile yere saplama oyunu oynardı.
Sadece bu kadar mı der gibi oluşunuzu duyar gibiyim :) Aklınızdan bile geçirmeyin.
 Hayır tabiği kide, rahat duramayız biz, hele biraz sabredin be canım.
 Aşağıki yzovire (göle) balık tutmaya, bazen yurtluk korusuna gideriz, hatta oraya koliba yapar en ucuz fiyata aldığımız sigaralarımızı rahat rahat temiz havada içerdik. Temiz orman havasında sigra içmek ne demekse :). Bazen de  köyümüzün ortasından geçen  Beli lom deresine gider kurbağaları saman çöpleri yardımı ile ağızımızla  popolarından şişirir suyun üzerinde bırakır dalmaya çalışmalarını izlerdik. Kurbağalar içleri hava ile doldurulduğundan dalmak isteseler de suya dalamazlar, çaresizce içlerindeki havanın boşalmasını beklemek zorunda kalırlardı. Ne güzel günlerdi, anımsamak anımsatmak bile huzur veriyor insana.



Diyeceksiniz ki kışın ne yapardınız, merak etmeyin hiç boş durmazdık. Hepimizin kızakları vardı, hatta hepimizde olmasa bile çoğumuzda ya meşe fıçıların tahtalarından yapılmış skilerimiz, (kayaklarımız) yada, gerçekten kırmızı renkli  pirin marka kayak takımlarımızla kışın tadını çıkartırdık. Diyorum ya bizim mahalle kırk beş derece eğimli bir yamaç, kış sporları için çok uygundu. Yukarıdan kızakla yada kayakla koy verdik mi kendimizi Buzlucca çeşmesinin buz gibi suyla dolu havuzlarının içinde son bulurdu maceramız. Bazen çok soğuk olurdu holluklar (çeşme havuzu)  buz tutardı içlerindeki sular, içine düşsek bile ıslanmaz hasta olmazdık. Ama kesin olarak popomuz yada bir yerimiz çürür  yada  morarır acırdı.Güzel günlerdi yani, özlenesi günler.
Şimdi düşününce insan  ne renkli, ne heyecan dolu anılar biriktirmişiz, her saniyemiz bir macera ile büyümüşüz.

Yaşadıklarımızın  hepsini anlatmaya kalksam ciltlerce roman olur, filim olur,oyun olur, herkese ders olur ama, hepsini yazmak doğru olmaz diye düşünüyorum. Bazı akıl sır ermez maceralar da bizde ömür boyu gizemli anı olarak kalsın, anlatırsak olmaz, büyü bozulsun istemeyiz, öyle değil mi!

Bu arada dikkat ederseniz kızlarımızı hiç işin içine dahil etmiyorum. Bizim kızlarımız sayıca çok değildi ama köyün en güzel kızları da bizim mahalleden çıkardı. Ama laf ettirmeyiz her yerde konuşmayız o kadar :) .


Aşağı mahallenin çocukları gençleri şimdi dağılmış durumdalar. Bazıları köyde, birçoğu Türkiye'nin çeşitli illerinde, bazıları Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde yaşıyor yada çalışıyorlar. Fakat sizleri temin ederim ki hepsinin yürekleri gönülleri hala Aşağı mahallede. Hiç fark etmez ister yaz olsun ister kış bu mahallenin suyunu içmiş ekmeğini yemiş her  insan evladı emin olun  hala o günleri çok ama çok özlüyordur. Sımsıcak cıvıl cıvıl yaz günlerini bir başka anıyor, bembeyaz örtü ile kaplı kış manzaralı anılarını hatırlayarak  ruhunu ısıtıyor'dur. Hele şimdi kış ya, kuzular koyunlar bembeyaz karda oynaşarak buzluca çeşmesine su içmeye götürülüyor, gider gelirken de o insanın içini yakan tertemiz kara havası ciğerlerimiz  bayram  ediyordur. Hayalini kurmak bile mucize gibi, yaşayan bilir, yaşamak gerek.

Çok uzatmayayım uzun yazınca kimse okumuyor diyorlar,nedense sıkılıyor insanlar sanırım.
İşte böyle dostlar...
Ne zaman dışarıda bir kaç damla kar tanesi görsem depreşiyor anılarım. Memleketimi özlüyorum, köyümü özlüyorum, mahallem burnumda tütüyor, arkadaşlarım geliyor aklıma, ve en çokta Gagarin Mahallesinin ruhunu özlüyor, iyi ki diyorum, iyi ki yaşamışız, ne mutlu bizlere aşağı mahalle çocuklarına.

Aşağı Mahalle çocukları şimdi neredeler;

Sıralama Buzluca Çeşmesinden yukarı doğru

1 Tepeli Mahmutların Remzi aga -Bulgaristan,
2 Tepeli Mahmutların Rami Rıdvan kardeşler Türkiye İstanbul
3 Rafilerin  Rahmetli Kamil- Türkiye İstanbul -Kalbimizde Yaşıyor
4 Rafilerin Metin İpsanyada kardeşi Necmettin - bazen Türkiye Kırklareli, bazen Eski Cuma
5 Rafilerin Bahattin- Türkiye İstanbul, Mustafa- Bulgaristan Muratlar Köyümüzde, Bayazıt, Türkiye İstanbul.
6 Gavazlardan Ahmet aga Bulgaristan, rahmetli Orhan Kalbimizde yaşıyor
7 Hacı İbramların İbrahim, Hüseyin, Yusuf kardeşler - Türkiye İstanbul
8 Hacı İbramların  İsmail - Türkiye İstanbul
9 Çırakoğlu Cevat ve Mehmet Kardeşler - Türkiye İstanbul
10 Küçük Mehmet oğlu  Rahmetli  Emel Aga - Kalbimizde yaşıyor
11 Gotvaç İsmailin oğlu Emrullah - bazen köyde- bazen Eski Cumada kasabada
12- Çakır Ahmetlerin oğulları Reyhan Almanya, Mehmet Köyde yaşıyor
13 Hakkıların Kazım Agamın Çocukları Hakkı Eski Cumada, Halil - Hollanda
14 Rafiler Niyazi agam-   Türkiye İstanbul
15 Hacellerin Vedat Türkiye İstanbul
16..*.

*Not: Unuttuklarım atladıklarım olabilir sonra ilave ederiz, kusuruma bakmayın.


Cevat Çırak
09.01.2019







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yediler Ormanında Kayak

Yaşar Kemal Usta ile UBUNTU'YU konuştuk.

Naim Süleymanoğlu