ATATÜRK VE TARİH

ATATÜRK VE TARİH
BİR DELİORMAN ÇOCUĞUNUN DESTANI

Ben bir Deliorman çocuğuyum.
Bulgaristan’ın Eski Cuma’sına bağlı Muratlar köyünde, toprağın bereketle, insanın alın teriyle yoğrulduğu bir yerde doğdum.
Okulda derslerim hep “altı”ydı — bizde altı, mükemmelin adıydı.
Sadece müzik dersim beşinci sınıfta “dört” gelmişti de, günlerce içim yanmıştı.
Ailemi mahcup ettim sanmıştım,
oysa çocuk kalbim henüz öğrenmemişti ki:
bazı notlar, defterlere değil, hayata yazılır.

O yıllar, Bulgaristan’ın sosyalist rejimle yönetildiği günlerdi.
Tarih kitaplarımızda Türkler hep “öteki”ydi.
İlk konumuz “Türklerin Bulgarlara yaptığı kötülükler,”
ikinci konumuz Lenin,
üçüncüsü Dimitrov…
Tarih üç isim etrafında dönerdi: Türk, Lenin, Dimitrov.
Ve biz, o dar çemberin içinde büyüdük.

Bir akşam babam, sofrada bize dönüp sessizce,
“Türkiye’ye gideceğiz” dedi.
Sanki gökyüzüne pencere açılmıştı.
Gözlerimde şimşekler çaktı —
çünkü o an, çocuk kalbimle biliyordum:
pilot olacaktım.
Gökyüzü bana yetmeyecek, ben gökyüzüne sığacaktım.

Köyümüzün çayırlarında çimenlere yaslanır,
gökyüzünde süzülen uçakları seyrederdim.
Türkiye benim için bir bayraktı,
bir rüyaydı,
bir mavi umuttu.

Sonra o gün geldi…
1978 yılının Eylül ayında, ailece Türkiye’ye göç ettik.
Sınırı geçtiğimizde, hayallerimin rengi değişti.
Pilotluk sınavları kolaydı —
ama vatandaşlık zordu.
“Henüz T.C. vatandaşı değilsin” dediler.
O an, ilk çocukluk hayalim suda yansımasını kaybetti.

Ama ikinci hayalim,
çobanlık ederken elime geçen bir bağlamada filizlendi.
Kulakla öğrendim, gönülle çaldım.
Hayat bana notaları değil, seslerin ruhunu öğretmişti.

Sonra bir gün, okul kitaplarında karşıma bir isim çıktı: Mustafa Kemal Atatürk.
Önce Mustafa’yı öğrendim,
sonra Kemal’i,
sonra Gazi’yi…
ve en sonunda, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk oldu benim pusulam.
Lenin ve Dimitrov birer bilgi olarak kaldı,
Atatürk ise bir yol oldu, bir ışık.

Her sıkıntımda kendime sordum:
“Atatürk olsaydı ne yapardı?”
Ve o sorunun cevabı, beni daima ayağa kaldırdı.

“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır.”
O sözü ezberlemedim,
yaşadım.
Bir muhacir çocuğu olarak ateşten gömlek giydim,
malını mülkünü yok pahasına bırakan bir babanın,
yüreğiyle direnen bir annenin oğluydum.
Ama hiçbir zaman umutsuz olmadım —
çünkü Atatürk’ü okudum.

Nutuk’u iki kez bitirdim.
Her okuyuşumda, yeni bir ışık buldum.
Her cümlesi bana “Cumhuriyet’e borcun var, onu öde” dedi.

Atatürk’ü Armstrong’dan “Bozkurt” diye okudum,
İlber Ortaylı’dan “devrimci”,
İpek Çalışlar’dan “insan”,
Yılmaz Özdil’den “bilge”,
ve Bulgaristan günlerinden, Dimitrina’yı seven “kalpli bir kahraman” olarak okudum.

En son, Çin’de üniversitelerde ders olarak okutulduğunu öğrendim.
Kendi kendime dedim:
“Dünya ondan öğreniyor, biz onun çocukları olarak öğrenmeye devam edeceğiz.”

Ve ben, o ışığı takip edip Küba’ya kadar gittim.
Havana’da, Atatürk’ün anıtı önünde dururken
sesim titredi,
gözlerim doldu.
Bir yabancı ülkenin insanları,
bizim Ata’mızı “öz kardeş” gibi sevmişti.

Şimdi şu an bu satırlari yazıyorum, saat 23:44.
16 dakika sonra 29 Ekim.
Cumhuriyetimizin 102. yılı.
Gözlerim yine dolu, kalbim yine deli çarpıyor. 
Çünkü benim en büyük hayalim,
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e layık bir yurttaş olmaktı.

Ve ben,
göçmen çocuğu Cevat Çırak,
diyorum ki:

Umudunuzu diri tutun!

" Geldikleri gibi giderler"
çünkü biz bu Cumhuriyet’in evlatlarıyız.

Yaşım 60.
Çok şey gördüm,
çok şey yaşadım.

Ama bir gram “keşke” demedim.

Umutsuzluğu lugatımdan sildim,
yerini Atatürk’ün ışığıyla doldurdum.

Cumhuriyet bir armağan değildir,
bir emanettir.
Biz o emaneti alın terimizle, gözyaşımızla
ve en çok da inancımızla taşıyoruz.

Ben bir Deliorman çocuğuyum…
Bir zamanlar sınırlar beni ayırmıştı,
ama Atatürk’ün ışığı beni birleştirdi.

Geride bıraktığım her yıl, bana şunu öğretti:
Atatürk’ü anlamak, sadece onu okumak değil;
onun gibi yürümeye cesaret etmektir.

Cumhuriyetimizin 102. yılı kutlu olsun.
Yolumuz uzun, ama pusulamız belli:
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Yaşasın Cumhuriyetimiz.

🇹🇷 Ne Mutlu Türküm Diyene! 🇹🇷

#Cumhuriyet102
#NeMutluTürkümDiyene
#BirDeliormanÇocuğu
#AtatürkVeBen
#GöçmenYüreği
#CumhuriyetIşığı
#CevatÇırakYazdı
#AtatürkünIşığında
#Atatürk


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yediler Ormanında Kayak

Bulgaristan Kircaali Bölgesi Turkleri

Bulgaristan Şumnu Medresetü’n-Nüvvâb Okulu ve Önemi