Kubbede Hoş Bir Seda Bırakmak



Manisa Belediye Başkanı Sayın Ferdi Zeyrek Anısına Saygıyla 

Kubbede Hoş Bir Seda Bırakmak

Ne yaparsan yap, ne yaşarsan yaşa, yolun sonunda kubbede hoş bir seda bırakmayı bil…

Hayat; doğduğumuz gün başlar, son nefesimizle noktalanır. Arada kalan zaman ise kimimiz için bir koşu, kimimiz için bir bekleyiştir. Ama ister koşalım, ister duralım; herkesin sonunda vardığı bir ortak menzil var: Geride ne bıraktık?

Kimi büyük işler yapar, kimi küçük ama samimi adımlar atar. Kimi dünyayı değiştirecek fikirlerin peşinden gider, kimi bir çocuğun başını okşar, bir yaşlının elini tutar. Ama asıl mesele şudur: Geride bıraktığımız iz bir iz mi, bir yara mı?

“Kubbede hoş bir seda” bırakmak, bir şairin dizelerinde dile gelmiş olsa da, aslında bir yaşam felsefesidir. Bu seda; bir teşekkür, bir tebessüm, bir dua, bir hatıradır. Mal mülk geçer, unvanlar unutulur. Ama iyi bir söz, içten bir davranış, yüreğe işleyen bir iyilik… İşte onlar kalır.

İnsan, ardından ne bıraktığını sorgulamalı bazen. Arkanda hoş bir seda mı kaldı, yoksa boş bir gürültü mü?

Ben kendi payıma, gürültü değil seda bırakmak isteyenlerdenim.
Az da olsa anlamlı… Sessiz de olsa derin…

Zaman dediğin şey, avuçlarımızın arasından kayan kum taneleri gibi…
Ne kadar tutmaya çalışsak da hep birazı kaçıyor, hep birazı eksiliyor. Ve biz, çoğu zaman farkında olmadan yaşıyoruz o dakikaları. Ne zaman ki yaş alınca, ne zaman ki bir dostu, bir sevdiğini toprağa verince, o zaman hatırlıyoruz: “Zaman, aslında neymiş…”

İşte tam da bu yüzden, ne yaşarsak yaşayalım, içimizde kin, hırs, ihtiras değil; hoşgörü, emek, sevgi taşımalı. Çünkü bir gün biz de sessizliğe karışacağız. Bizden sonra adımız anıldığında birinin gözleri doluyorsa, biri iç çekiyorsa, biri “Allah razı olsun” diyorsa… işte o zaman bu hayat boşa yaşanmamış demektir.

İnsanın büyüklüğü, arkasında bıraktığı izle ölçülür.
Bir çınarın gölgesinde dinlenen yolcular gibi, bir gün biz de gölge olmalıyız başkalarına. Yorulanlar bizde huzur bulmalı, kaybolanlar bizde yönünü bulmalı. Öyle bir “biz” olmalıyız ki, bizden sonrakiler için bir yol işareti, bir güzel hatıra, bir insani duruş bırakalım.

Çünkü kubbede hoş bir seda bırakmak, sadece sanatkârın, ozanın değil;
her dürüst işçinin, her vicdanlı memurun, her vefalı komşunun, her iyilik ehlinin işidir.

Bugün dünya kalabalık, ama insan yalnız…
Sokaklar gürültülü, ama yürekler sessiz… Herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyor, ama kimse kime yetiştiğini bilmiyor. Belki de en çok bu yüzden, “hoş bir seda bırakmak” hiç olmadığı kadar kıymetli hale geldi.

Artık iyilik gösterişe kurban, sadakat menfaate bağlı, vefa unutulmuş bir değer.
Ama işte tam da bu çağda, sessizce yapılan iyilik,
bir çocuğun başını okşamak, bir büyüğe hâl hatır sormak,
bir dostun kalbini kırmadan yaşamak:
Bunlar devrimdir can yoldaşım… Sessiz ama derin devrimler.

Birilerinin seni alkışlaması gerekmiyor.
Birilerinin seni tanıması, fotoğraflarını paylaşması da gerekmiyor.
Gereken tek şey, senden sonra birinin şöyle demesi:

“O iyi bir insandı.”

İşte o zaman ne büyük bir eser bırakmış olursun şu yalan dünyada.
Ne heykel ister, ne anıt. Çünkü sen, insanların gönlünde yer etmişsindir.
Orada çökmezsin, eskimezsin, unutulmazsın…

Ve bir gün bu dünyadan sessizce çekildiğinde,
belki bir torun, belki bir komşu, belki hiç tanımadığın biri,
senin hakkında yalnızca bir cümle kurar:
“Gerçekten hoş bir seda bıraktı…”

O cümle yeter sana.
O cümle sonsuzlukta yankılanır durur.
Çünkü kubbede bırakılan hoş bir seda, ömürden daha uzundur.

Saygılarımla.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yediler Ormanında Kayak

Bulgaristan Kircaali Bölgesi Turkleri

Bulgaristan Şumnu Medresetü’n-Nüvvâb Okulu ve Önemi