Bayram Gelmiş Neyime...
Bayram Gelmiş Neyime...
Çocukken bayram demek; yeni ayakkabılar, sabah ezanıyla kalkmak, büyüklerin ellerini öpüp harçlık toplamak, şeker dolu ceplerle sokak sokak koşturmaktı. Annemizin binbir emekle hazırladığı tatlılar, babamızın alın teriyle aldığı kurbanlık, akşam sofralarında birleşen kalabalık… Her şeyin bir ruhu vardı.
Bugün ise içim buruk. Sokağa çıktığımda bayram havası yok. Çocuklar sevinçten çok telefon ekranlarına bakıyor, büyükler bir köşede sessiz. Bayram gelmiş ama gönüllere uğramamış gibi. O eski telaşlar, o sofralardaki bereket, o dostluk kokan komşuluklar gitmiş... Yerine sessizlik gelmiş, yerine geçim derdi çökmüş.
Şimdi insanlar bayramda “Ne giysem?” değil, “Ne alsam da kurtarsam?” diye düşünüyor. Kurban pazarına giden biri, fiyatlara bakıp başını öne eğiyor. Evine gelen misafire ikram edecek bir şeyler bulamayan nice insan var. Emeklinin maaşı yetmiyor, işçinin yüzü gülmüyor. Çocuklara harçlık vermek için bile vicdan ile cüzdan arasında sıkışıyoruz.
Bazen kendi kendime soruyorum:
"Bu gerçekten bayram mı?"
Bayramı bayram yapan değerler yavaş yavaş eriyor. Artık bayramlar sadece takvimde var, yüreklerde değil. Çünkü ekonomik kriz sadece cüzdanı değil, ruhumuzu da yoksullaştırdı. Komşuluğu, paylaşmayı, misafirperverliği, bayramı bile elimizden aldı.
Ama hâlâ umudum var.
Çünkü bayram sadece sofralarda değil, gönüllerde başlar. Belki bir tabak baklava veremeyiz ama bir tebessüm hediye edebiliriz. Belki kurban kesemeyiz ama bir selam verebiliriz. Belki zengin değiliz ama yine de “bayramın ruhunu” yaşatabiliriz.
Bir gün gelecek; yine şeker tadında, kurban bereketinde, bayram sabahı gibi umutlu günlerimiz olacak.
O zamana kadar, içimizdeki bayramı kaybetmeyelim.
Bayramınız mübarek olsun...
Yüreğiniz bayram, sofranız bereket dolsun.
Cevat Çırak
Yorumlar
Yorum Gönder