Bayramların Eskisi Gibi Olmadığı Günler
Bayramların Eskisi Gibi Olmadığı Günler
Bugün Kurban Bayramı’nın ilk günü. Takvim yaprağı öyle söylüyor en azından. Ama kalbim pek bayram olduğuna ikna olamıyor nedense. Sabah erkenden kalktım, radyoyu açtım… Ne Zeki Müren’in sesi, ne Müzeyyen’in nağmeleri... Sadece promosyonlu kampanyalar, indirim reklamları, online kutlama mesajları...
Oysa biz bayrama böyle başlamazdık. Bayramdan bir gece önce evde bir telaş olurdu; mis gibi kolonya kokusu sinerdi yastığımıza. Annem eski dantel örtüleri çıkarır, bakırları parlatırdı. Babam traşını olur, ceketini erkenden askıya asardı. Biz çocuklar bayramlıklarımızın başucumuzda durmasından heyecan duyardık. Sabah ezanıyla uyanır, büyüklerin elini öpebilmek için sıraya girerdik. Bayramda uykudan değil, sevinçten uyanılırdı.
Şimdi öyle mi ya? Çocuklar online oyunlardan çıkıp gelenek nedir, bayram ne demek, pek bilmez oldu. Büyüklerimiz ya uzak şehirlerde ya da artık aramızda bile değiller. Kapı çalmıyor, çocuklar şeker istemiyor. Herkes birbirine mesaj atıyor; ama göz göze gelmeden, dokunmadan, sarılmadan...
Eskiden bayram yalnızca dini bir vecibe değil, aynı zamanda bir vefa gösterisiydi. Küslükler biterdi, dargınlar barışırdı. Şimdi bayramlar, yalnızlığı daha da belirginleştiriyor. Sanki herkesin kendi dünyasında, kendi ekranında kutladığı bir merasim bu artık. Bayramlık giyen değil, filtreli fotoğraf atan çoğaldı.
Belki de en çok çocukların gözlerindeki o heyecanı arıyor insan. Evlerdeki kurban kokusunu değil, avlulardaki bayram kahkahalarını özlüyorum. Çünkü bayram sadece kesmekle değil, paylaşmakla güzeldi. Kalpten kalbe bir yol vardı eskiden… Şimdi o yol biraz sessiz, biraz yitik.
Bugün belki bir tabak baklava götürürüm üst komşuya. Kapıyı çalıp “Bayramınız mübarek olsun” derim. Belki o zaman bir anlığına olsun, çocukluğumdaki bayram gelir bulur beni…
Herkese mutlu bayramlar diliyorum.
Cevat Çırak
Yorumlar
Yorum Gönder