Köklerin Sesi ve Çocukların Kalbi

Köklerin Sesi ve Çocukların Kalbi

Bazı yolculuklar vardır, sadece kilometrelerle ölçülmez. Bir zamanlar oyun oynadığınız sokaklara, kana kana su içtiğiniz çeşmelere geri dönmek; sadece bir gezi değil, ruhunuzun ve geçmişinizin sesiyle buluşmaktır. Benim için öyleydi bu dönüş… Ama asıl büyüyü, bu topraklarda hiç yaşamamış olan çocuklarımın gözlerinde gördüm.

Ben Bulgaristan’ın Eski Cuma şehrinde doğdum. Orada büyüdüm, 13 yaşıma kadar o sokaklarda koştum, o topraklarda masumiyetimi, çocukluğumu yaşadım. Sonra bir gün, valizlere sığmayan hayallerle Türkiye’ye göç ettik. Hayat başka bir yöne aktı. Burada evlendim, burada kök saldım. Çocuklarım İstanbul’un Bakırköy semtinde doğdu, büyüdü. Bulgaristan onlar için sadece bizim anlattığımız hikâyelerden ibaretti. Bir nevi masaldı onlar için.

Ama bir gün, içimden bir ses “Götür onları memlekete” dedi. Aldım ikisini de, doğduğum mahalleleri, top oynadığımız taşlı yolları, yudum yudum su içtiğimiz köy çeşmelerini gösterdim. Onlar bu toprakları ilk kez gördüler… Ama sanki yıllardır oradalarmış gibi, sanki içlerinde bir şey uyanmış gibi baktılar her yere.

Dönüş yolunda söyledikleri hâlâ kulağımda:
“Baba, biz sizden dinlerken burayı sadece birer hikâye sanıyorduk. Ama şimdi… Şimdi farklı bir şey hissediyoruz. Biz buraya aitiz. Bu kültürün çocuklarıyız.”

İtiraf edeyim, o an yüreğim hem şaşkınlıkla hem huzurla doldu. Nasıl olurdu bu? Hiç yaşamamışlardı burada. Ama içlerindeki aidiyet öyle güçlüydü ki, o topraklar onları bir yerden çağırmış gibiydi.

Çok düşündüm. Belki de çocuklar, evde duydukları hikâyelerle büyürken, kendilerini anlatılan o diyarlarda konumlandırıyorlar. Belki de aidiyet, sadece yaşanmışlıkla değil; anlatılanlarla, yaşatılanlarla, kalpten kalbe geçen sessiz bir mirasla kuruluyor. Ya da kim bilir… Belki de genetik bir bağ bu. Ruhun tanıdığı bir toprak olabilir mi?

Şimdi torunlarımı merak ediyorum. İlk ziyaretlerini yaptıklarında onlar ne hissedecekler acaba? O çeşmelerden su içerken, aynı duygular saracak mı içlerini? Kalpleri bir masalın içine mi düşecek, yoksa geçmişle bir barış mı kuracaklar?

İşte hayat böyle bir şey dostlar…
Kimi zaman bir toprak çağırır seni, kimi zaman bir hikâye köprü olur yüreklere. Kimi zaman ise çocukların gözlerinden, kendi çocukluğunu yeniden görürsün.

Şimdilik hoşça kalın.
Ama hatırlayın, köklerin sesi bazen çok uzaktan da duyulur.

Cevat ÇIRAK

#CevatAnlatıyor
#GönülTelindenDökülenler
#KöklerinÇağrısı
#EskiCumaHatıraları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yediler Ormanında Kayak

Bulgaristan Kircaali Bölgesi Turkleri

Bulgaristan Şumnu Medresetü’n-Nüvvâb Okulu ve Önemi