Kayıtlar

GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDAYIZ

Resim
🇹🇷 GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDAYIZ Dünya değişiyor, ama adalet terazisi hâlâ bozuk. Haklı olmak çoğu zaman yetmiyor; sesimizi duyurmak, hakkımızı savunmak ve yolumuzu açmak için güçlü olmak zorundayız.  Artık biliyoruz ki bu dünya adil değil. Haklı olmak yetmiyor; çoğu zaman kaybedenler, en doğruyu söyleyenler oluyor. Çünkü bu düzen, güce itaat ediyor. Güçlü olan konuşuyor, güçlü olan kazanıyor. Bu yüzden şartlar ne olursa olsun, içimizdeki adalet duygusunu koruyarak güçlü olmak zorundayız. Bilgiyle, emekle, sabırla ve kararlılıkla… Teslim olmadan, yılmadan, kendimizi geliştirerek. Unutmayalım: Güçsüz haklıların sesi, ancak güçlü haklılar sayesinde duyulur. Öyleyse her yeni gün, biraz daha güçlenmek için bir fırsattır. #güç #adalet #haklılık #mücadele #özgüven #motivasyon #cevatçırak

🇹🇷 🇧🇬 Bulgaristan’da Yaşayan Türkler İçin Türkçe Anadilin Önemi

Resim
🇹🇷 🇧🇬 Bulgaristan’da Yaşayan Türkler İçin Türkçe Anadilin Önemi 📅 Yayın Tarihi: 21 Haziran 2025 ✍️ Yazar: Cevat ÇIRAK* 🎯  Dil, Kimliktir  "Bir dil giderse, bir halkın hafızası silinir." Bulgaristan’da yaşayan Türkler için Türkçe sadece konuşulan bir dil değil; varoluşun, aidiyetin ve mücadele ruhunun sembolüdür. Anadilin korunması, hem geçmişle bağ kurmak hem de geleceğe umut taşımak anlamına gelir. 🕰️ 1. Tarihsel Boyut: Yasaklardan Direnişe 1984-1989 döneminde Türkçe isimlerin Bulgarca ile değiştirilmesi, Türkçenin kamusal alandan dışlanması, bir halkın hafızasını hedef aldı. Ancak Türkler evde, sokakta, camide bu dili yaşatmayı sürdürdü. Türkçe konuşmak bir direniş eylemine dönüştü. 🏡 2. Kültürel Boyut: Ninniden Bayrama Türkçe Türkçe olmadan masallar anlatılamaz, atasözleri yaşatılamaz, bayramlar coşkuyla kutlanamaz. Kültürün özü dildir. Kaybolan dil, kaybolan kimliktir. 👥 3. Sosyolojik Boyut: Aidiyet ve Özgüven Anadilini konuşamayan bir çoc...

Bulgaristan Türkleri: ENLERİ (Zirveler) ve İNLERİ (Çöküşler)

Bulgaristan Türkleri: ENLERİ (Zirveler) ve İNLERİ (Çöküşler) Tarihin Aynasında Bir Toplumun Yükselişi ve Düşüşü ENLER (Zirveler) 1. Kültürel Yükseliş Dönemi (Osmanlı Dönemi) Osmanlı’nın Balkanlara yerleşmesiyle birlikte Bulgaristan toprakları Türk-İslam medeniyetinin önemli merkezlerinden biri haline geldi. Sofya, Filibe, Kircaali, Şumnu, Eskicuma gibi şehirler medrese, cami ve hanlarla donatıldı. Bu dönemde Türkçe, yönetim dili olmanın ötesinde eğitim ve edebiyat dili olarak da benimsendi. Şehirlerin çehresini belirleyenler; mimarlar, müderrisler ve zanaatkâr Türklerdi. 2. Yirminci Yüzyıl Başlarında Eğitim ve Basın Faaliyetleri Balkan Savaşları ve Cumhuriyet sonrası döneme rağmen, Bulgaristan’daki Türk toplumu eğitim ve basın alanında önemli bir atılım gerçekleştirdi. Türkçe gazeteler yayımlandı, özel ve devlet destekli Türk okulları açıldı. Köy köy gezen halk öğretmenleri, sadece okuma-yazma değil, kimlik bilinci de aşılıyordu. Bu dönem, Bulgaristan Türklerinin modernleşme sürecine...

Bulgaristan Vatandaşlığının Yeniden Kazanılması: Yasalar Ne Diyor, Gerçekler Ne Söylüyor?

Bulgaristan Vatandaşlığının Yeniden Kazanılması: Yasalar Ne Diyor, Gerçekler Ne Söylüyor? Avrupa Birliği içinde her ülke vatandaşlık politikalarını kendi yasalarına göre belirler. Bulgaristan da bu hakkını vatandaşlığın yeniden kazanımı konusunda oldukça seçici kullanıyor. Ancak pratikte ortaya çıkan durum, yasalardan çok daha karmaşık. Bulgaristan Yasalarına Göre Yeniden Vatandaşlık Kazanımı Bulgaristan Vatandaşlık Yasası'nın 15. maddesi, “doğumla Bulgar vatandaşı” olan kişilere bazı kolaylıklar tanır. Bu kişiler, eğer vatandaşlıktan kendi istekleriyle çıkmışlarsa ya da başka bir vatandaşlığa geçmişlerse, bazı şartlar altında yeniden vatandaş olabilirler. Şartlar şunlardır: Bulgar kökenli olduğunu veya doğumla vatandaş olduğunu belgelemek, Bulgaristan’da sabıka kaydının olmaması, Gerekirse Bulgarca bildiğini kanıtlamak. Ancak uygulama her zaman yasa kadar açık ve eşit olmuyor. 1948–1950 Göçmenlerine Tanınan Ayrıcalık Bu yıllar arasında Türkiye’ye göç eden yaklaşık 150.000 kişi, Bu...

Göçmen Gençliği: İki Kültür Arasında Yetişen Bir Kuşak

Resim
“Göçmen olmak bir hikâye, göçmen çocuğu olmak bir sınavdır.” Göçmen Gençliği: İki Kültür Arasında Yetişen Bir Kuşak İki Ülke Arasında Büyüyen Kimlikler Balkanlardan Türkiye’ye yapılan büyük göçlerin ardından, yeni bir kuşak iki dünyanın tam ortasında doğdu: Ne tam olarak göç ettikleri ülkeye ait hissediyorlar, ne de köklerinden tamamen kopabiliyorlar. Bu gençler bir yanda ebeveynlerinin geçmişten taşıdığı gelenek ve kimlikle büyürken, diğer yanda Türkiye’nin modern kent hayatı içinde kendi kimliklerini inşa etmeye çalışıyorlar. Ebeveynin Göçü, Çocuğun Kimlik Savaşı 1989 Göçü ile gelen ailelerin çocukları artık erişkin. Birçoğu Türkiye'de doğmuş olsa da aile büyüklerinin anlattığı göç hikâyeleri, Bulgaristan’daki köylerin adı, mezarlıklar, gelenekler hâlâ onların zihninde bir "diğer yarı" olarak duruyor. Kimileri için bu bir zenginlik; kimileri içinse bir aidiyet karmaşası. Dil, Kültür ve İkili Bağlılık Evde Bulgaristan Türkçesiyle (ağzı) konuşuluyor, okulda İs...

Ne Tam Misafir, Ne Tam Ev Sahibi

Resim
Ne Tam Misafir, Ne Tam Ev Sahibi  Bazen biri çıkıp "Cevat abi, sen artık buranın insanısın, alışmışsındır," diyor. Gülümsüyorum. Alışmak… Evet, belki ellerim bu toprağın hamuruna alıştı, dilim buranın şivesine karıştı. Ama yüreğim hâlâ bir misafir gibi davranıyor sofralarda. Her bayram, her anma gününde bir yanım eksik oturuyor masaya.  Türkiye’deyim ama Bulgaristan’daki evimizin taş duvarlarını hâlâ rüyamda görüyorum. Çocukluğumun geçtiği sokakların sesi hâlâ kulağımda. Orada olsam bile aynı şey oluyor: Bulgaristan’a gidince, bu sefer de Türkiye’de kurduğum hayatı, torunlarımın sesini, sokaktaki simitçiyi özlüyorum.  İki yer de tanıdık, ama ikisi de “burası benim yuvam” dedirtmiyor. İşte bu, gurbette yaşamanın gerçek hali: Ne tam misafirsin, ne tam ev sahibi. Kapıyı açsan kimse yadırgamaz, ama içeride kendini hâlâ bir misafir gibi ağırdan alırsın. Oturduğun koltuk bile bazen seni tanımaz gibi olur. Radyoda çalan bir türkü ya da eski bir Bulgaristan Türk'leri...

Diaspora: Bulgaristan Türklerinin Türkiye’deki Siyasi ve Kültürel Etkisi

Diaspora: Bulgaristan Türklerinin Türkiye’deki Siyasi ve Kültürel Etkisi Göç Bitmez, Dönüşüm Başlar 1989 yılında yaşanan Büyük Göç, sadece Bulgaristan’ın değil, Türkiye’nin de sosyal dokusunda önemli bir dönüşüm başlattı. Gelen yüz binlerce Bulgaristan Türkü, Türkiye'nin farklı şehirlerine dağılarak yeni bir hayat kurdu. Ancak bu göçmen topluluk, yalnızca barınma ve iş bulma mücadelesi vermedi; aynı zamanda kimliğini koruma, yaşatma ve hatta dönüştürme çabası içinde oldu. Türkiye'deki Bulgaristan Türkleri, zamanla güçlü bir diaspora aktörü hâline geldi. Göçmenlikten Diasporaya: Uyum ve Dayanışma İlk yıllarda birçok aile çadırlarda, konteynerlerde yaşadı. Devlet desteği sınırlıydı, fakat Bulgaristan’dan gelenlerin en büyük sermayesi birbirlerine olan bağlılıklarıydı. Kooperatifler, hemşehri dernekleri, düğünler, cenazeler... Tüm bu toplumsal ağlar sayesinde kısa sürede güçlü bir topluluk bilinci oluştu. Bursa, Eskişehir, Tekirdağ, İzmir ve İstanbul başta olmak üzere birçok şehir...