DERNEKLER: BULGARİSTAN TÜRKLERİNE NE VERİYOR, NE VERMİYOR?

DERNEKLER: BULGARİSTAN TÜRKLERİNE NE VERİYOR, NE VERMİYOR?

Bölüm :1 

Göçün, ayrılığın, iki kimlik arasında sıkışmanın ağır yükünü taşıyan Bulgaristan Türkleri, yıllar boyunca dernekler aracılığıyla kimliğini korumaya, bir arada kalmaya, sesini duyurmaya çalıştı. Ancak gelin görün ki bugün, bu derneklerin birçoğu asli görevlerini yerine getirmekten çok uzak.

Dernekler Neden Kuruldu, Nerede Sapma Oldu?

Zamanında dernekler, hem Bulgaristan’da kalan Türkler için hem de Türkiye’ye göç etmiş göçmenler için bir nefes kapısıydı. Kültürel etkinlikler, dil kursları, Bulgaristan’daki akrabalarla dayanışma, gençlerin kimlik bilinci kazanması gibi çok önemli misyonları vardı.

Ama bugün pek çok dernek, ya sadece bir tabela derneği hâline gelmiş ya da bazı şahısların siyasi ya da kişisel menfaatlerini kovaladığı yapılar olarak karşımızda duruyor. Yani, halktan uzak; ama reklamdan bol.

“Yemek Dernekçiliği”nden Kurtulmalıyız

İtiraf edelim: Derneklerimiz son yıllarda neredeyse sadece “yemek verme” ve “sıla gecesi düzenleme” üzerine çalışıyor. Elbette gelenekler yaşatılmalı, buluşmalar yapılmalı. Ama her yıl aynı türkü, aynı plaket, aynı masalarda poz veren aynı yüzler… Peki ya gençler nerede? Kadınlar nerede? İşsizler? Bulgaristan’daki baskılar hâlâ konuşuluyor mu?

Toplumsal sorunlara sırtını dönüp sadece “gönül eğlendiren” bir dernekçilik, halkın kalbine dokunmaz; günü kurtarır.

Gerçek Dayanışma Nerede?

Bulgaristan’da hâlâ isimlerini geri alamayan, Türkçe eğitim hakkı için uğraşan, geçim derdiyle boğuşan binlerce Türk var. Türkiye’de ise yıllardır vatandaşlık bekleyen, aidiyet sorunu yaşayan on binlerce göçmen. Peki bu sorunlar, kaç derneğin gündeminde?

Dernek dediğin, sadece kahvaltı düzenleyen, bayrak asan değil; gerektiğinde davalara müdahil olan, müzakere eden, halkın hakkını savunan örgütlü yapılardır.

Gençlik Uzak, Umut Uzak

Bugün derneklerimize gençler uğramıyor. Neden? Çünkü gençler orada bir gelecek görmüyor. Çoğu dernek “gençlik kolları” açmış olsa da, gençlere gerçek yetki verilmiyor. Gençler sadece sahneye çıkarılıyor, sonra bir kenara bırakılıyor. Onların enerjisi, sözü, bakışı dernek yönetimlerine yansımıyor.

Oysa dernekler gençleşmeden dirilemez.

Sonuç : Kendimizi mi Kandırıyoruz?

Bulgaristan Türkleri olarak yıllarca zulme, asimilasyona, sürgüne direndik. Ama şimdi kendi içimizde bir rehavet, bir kabullenmişlik var. Dernekler, bu halkın kalbi olmaktan çıkıp birer vitrin süsüne döndü. Bu durum sürdürülebilir değil.

Ya dernekleri yeniden halkla buluştururuz, ya da sadece isimlerini taşıyan tabelalarla avunuruz.

Artık yeni bir dernekçilik anlayışı zamanı geldi:
Şeffaf, gençleri içeren, kadınları dinleyen, Bulgaristan’daki Türklerin gerçek dertlerini Türkiye kamuoyuna taşıyan bir model.
Sadece gelenekleri yaşatan değil, aynı zamanda geleceği kuran bir anlayış…

Yoksa biz sustukça, tarih de bizi sessizce silecek.

Not: Yazı dizisi devam edecek lütfen takipte kalınız. 

#BulgaristanTürkleri #Dernekler #ToplumİçinDernek

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bulgaristan Kircaali Bölgesi Turkleri

Bulgaristan Şumnu Medresetü’n-Nüvvâb Okulu ve Önemi