Kayıtlar

Pesmet

Resim
Pesmet  Mektepten dönerim  Kaanım kuut (kurt) gibi aç Sıtımda çanta taş Hava serin, kanım aç  Yüküm avır (ağar)  Evin portasını zor açtım  Canım da öyle  pesmet isteri  Ne siz sorun ne ben söyleyem  Şöle bol köy peynirli sıcacık  Hemde don ya ile kızatılmış Koca annem çok isle (iyi) yaperi  Pestmetler ne çok kızarıp yaneri Ne de çok açık renk oleri  Pembe isle (iyi)  kabarmış  dumanı üstünde sıcacık pesmetler Ölecem açlıktan ey  Pesmet hayali kurerim  Ördeklerin vak vak sesi ile  Bir baktım sayvant altına gelmişim  Aklımda pesmet  Kanımın bütün zilleri çaleri Hayal kura kura  evin önündeki yasaktan  geçmişim haberim yok Ödek (ördek) sesi ile hayal yarım kalınca Gözüm  direk sayvant altında duvarda asılı  don yağı (hayvansal yağ) kalıplarından birine  ilişti Bir kalıp yağ köşesinden kesilip alınmiş, eksilmiş. Acaba dedim ne pişireler  Sonra istemsiz bir şekilde  Geri geri gittim Evin bacasından duman çıkee mi deye  Anam ne görenm  bacadan duman çıkee  Hemen yaklaşem kapıya d

Bırkalama

Resim
Bırkalama   Aşağa maleden geçem  Baktım dükkâncı Amet agam  Kaykıltmış Lada arabasını bir yana  Kolay gele Amet aga  Nabesin gene ? Aba kaadaşım deye, başladı  Varnaya gidecedim ama  Baksana kırıldı araba işlemeleri ba  Neresi kırıldı ba Amet aga  Bilmerim ba kadaşım  Başladım bırkalama* acık ötesini berisini Ama bulamerim ba aganın, işlemeleri ba, Nee böle yaptı bu şimdi ba  Deem,   Amet aga sen taa fazla ne bıkala, Ne de taa çok bızıkla Orasını burasını kucalama,** Epten kıracan arabayı  Sonra bekliycen biri gotusün seni  Ya da yok çare ... Reisle (otobüsle) pinecen çıkacan yola Doru soylesin kadaşım dedi, En iyisi, Öle yapem ben  Taa fazla ne bırkalayem ne de bızıklayem*** Anlayan birine bakem de yapsın,  arabasız kalmayem, başıma taa büük bela açmayem  Bırkalama ile  kucalama ile olmıcek,  Dedim , doğru söyleşin  Hadi kolay gele Amed aga  Ben geç kalmayem gidem  Sen de git  dinlen ba, Dukkancılaa benzemez bu araba  iş. Başını sallayarak  Hem yuruyeri eve doru Hem öfkesi

Kapama

Resim
Kapama  Komşu annenin güzel torunu gelmiş  Kasaba kızı, boy endam tamam ötesi  Sarışın mavi gözlü uşak  Bende uzaktan izliyorum  Komşu anneyle iletişim şart oldu diyorum  Bir yolunu bulup misafire ulaşmalıyım  Ama nasıl? Heyecan tavan bende  Baktım komşu anne sundurmada  Dönenip duruyor peçkanın etrafında  Belli ki torununa börekler çörekler peşinde  Fırının kapağını açtığı sırada  Hemen seslendim. Komşu annee ... Komşu annee  Sesleniyorum ama  Duymuyor sanırım Tam o sırada sesimi duyan  Torunu çıktı sundurmaya  Fatma anne dedi komşunun oğlu  Sesleniyor duymadın mi?  Hele şükür komşu anne cevap verdi  Ne oldu ba çocuğum ne deesin Çok güzel kokular geliyor burnuma  Gene ne yapesin komşu anne dedim Komşu anne heyecanlı bir ses tonu ile  Uşağıma tavuk kestim, kapama yaptım Kokusu taa size kader geldi mi ? Diye devam etti  Çok güzel kokeri komşu  anne dedim  E gel sende ba uşağım dedi  Bi tepsi yaptım  Kim yiyecek onu  Aha dedim zafer benim  Kasabalı güzele kavuşmaya az kaldı 

Yaşar Kemal Usta ile UBUNTU'YU konuştuk.

Resim
Yaşar Kemal Usta ile  UBUNTU'YU konuştuk Yaşar abi bizi bırakıp gittiğinden bu yana memleket bir başka hallere büründü dedim.  Hayırdır demesini beklerdim ama, öyle demedi. Öyle olacağı belliydi dedi,  hele sen bir anlat bakalım, neler oldu dedi.  Dedim Ustam, Ocak Şubattan, Şubat Marttan daha iyi olacak dediler ama hiç te öyle olmadı.  Ne oldu dedi ? Ne olacak Usta dedim. Söylediklerinin tam tersi oldu , ne sogledilerse fazlasıyla  mislisiyle  ile  tersi oluyor dedim. Ah Benim dostum ah çekti. Size az bile dedi! Neden öyle diyorsun dedim. Onlar konusuyor tamam da dedi; siz peki siz ne yapıyorsunuz, nasıl tepki veriyorsunuz dedi.  Valla Usta dedim Biz uzaktan bakıyoruz,  kahve köslerinde atıp tutuyoruz, biraz da konuşmaktan korkuyor çekiniyoruz,  idare etmeye çalışıyoruz.  Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyorduk ama, fark  ettik ki yılan hepimize dokunmuş, daha şimdi yeni anlıyoruz dedim. Bana bak dedi Yaşar Usta. Daha ne ne bekliyorsunuz ? Birlik ve beraberlik icin ne gerekiyor

Bir Resmin Düşündürdükleri

Resim
 Bir Resmin Düşündürdükleri  Sevmek ve  Sevilmek nasıl  aynı şeyler degilse Yani, Sevenin ruh hali ile  Sevilenin duygusu ve ruh hali  Çok çok farklı ise  Fakirlerin duyguları  Ve ruh halleri ile  Zenginlerin duyguları  Ruh halleri de son derece  değişken ve farklı   oluyor bence  Nasıl fakirin halinden fakir  Zenginin halinden de zengin  Anlıyor ve enpati bu şekilde yol alıp kurabiliyorsa  Seven acı çeken Sevilen kıymet bilmez şımarık ve  gevsek olabiliyorsa  Aradaki uçurumlardan dolayı  duygular çok doğal olarak farklıysa  Zengin ve Fakir arasinda  Adaletsizlik uçurumu da  Mesafeler ile olçülemiyorsa  Kimse bana dünyanın adaletinden söz etmemelidir. Semavi dinler ve diğerleri Hükümet ve devlet görevlileri Aydınlar filozoflar hep adaleti  Yazıp çiziyor sürekli  dillerine doluyorsa  Adalet bu dunyada sağlanamadığı için konuşuluyor bence  Galiba, İnsanlar arasında  dengeleri korumak  Biraz olsun mesafeleri kısaltmak adına Biz faniler Bir tutam hoş göru Bir tutam sevgi  İki dirhem saygı 

Maa Sulbiye yapma böle mari

Resim
 Maa Sulbiye yapma böle mari  Mutallip: Ne böle yapesin sen be canım  Ep bana peckada böbe papullatıresin.  Yeter bu kadar böber mare  Bıktım kayrıkın  Midem kazıneri   Sulbiye ;  Ne verem  Ne istesin ba Mutallip  Ekmek getirem de kizaat balim Sen böbeleri ne biyenmesin ba  Bak nasıl isle kokeler  Mutallip: Mare ben sana ne deerim  Sen nee beni annamesin Böber papullattıresin (kozlemek)  bana  Sabaattan beri Ekmek kizattıresin  İç demesin sundurmada sallanan seylerden bi tane  getirem deye  Sulbiye; Ba ne va sundurmada Kuru çuşkaladan (kurutulmuş acı biber) mı istesin .  Mutallip: Ayır mare,  Ne çuşkası Deli yaomasana kendini sen mare  Sucukla sallaneri ipte  Sen bana cuska desin böber deesin  Pros pros konuşesin  Getisene odan bı çatal mare  Soyem de koyem koorun üstüne  Bak peckada ne isle kor var  Doyurem insan gibi kaanımı  Sulbiye : Sen delidin mi ba Muttalip Ben o lukankaları sen loplet deye mi yaptım Uşaklama yaptım  Sana yidimem ben sucuklaamı Böber istemem deesen git pinir ekm
Resim
 Ne Zaman  Ne zaman taze dağ  kekiği kokusu alsam  Köyümün yağmur bulutları ıslatır geçer tenimden Yalın ayaklarımla meralarını çiğnediğim  Çimen kokularının feryadını  hissederim nabzımda. Ne zaman yüreğim darlansa  Koca çeşmenin suyu ile durulanmak isterim. Gündöndünün  güneşten vazgeçemediği gibi  Ruhum hep köyümün hatıralarına yelken açsın dilerim. Ne zaman hayat bana  Med Cezirli  bir  oyun oynasa  Mesela Kalbim sıkışsa, moralim alt  üst olsa  bozulsa  Kırlangıcın yeni doğan  yavrusuna koştuğu gibi  Mahallemdeki  neşe dolu çocukluğuma dönmek isterim.  Ne zaman özlemi hasreti  anlatmakla dilimde tüy bitse  Ormanların ovaların seraların  yedi renk yeşiline bir de eşsiz enfes sessizliğine yaslanmak isterim  Leylekler gibi ,ilk  yazı seven kuşlar gibi misal  Köyümü hep umut dolu  neşeli anılar  ile anmak isterim.  Ne zaman içime kapansam gök kubbe gibi kararsam  Buğday tarlalarımızda savrulan boynu eğik dolgun masum   başak olmak isterim    Köyümün güz    Yağmurlarında ıslanmak  Güneş