Kayıtlar

Memleketim ve Şehrim

         Memleketim ve Şehrim Deli Ormanlıyım ben Balkanlardan Eski Balkan Derler Koca Balkan Derler Biz bizim Balkan deriz Eteklerinde büyüdük Meralarında Çelik çomak oynadık Mandalarla Malaklarla Göllerinde derelerinde yüzdük Yalnız değildik Ördekler de kazlarda bize eşlik etti Kurbağaları  saymıyorum Onları çok yorduk Siz bilir misiniz ? Kuzuları anneleri koca sürü içerisinde nasıl bulur Kuzular mı annelerini anneler mı kuzuları tanır Muhteşem bir andır o canların buluşması Biz o çocukluk günlerini hiç unutamıyoruz Ne zaman bir araya gelsek canlanır anılarımız Koydeki bir ağacın gölgesinde Kaldığımız yerden başlar anılar üzerine sohbetler Memleket bu nasıl unutulur Kolay mı unutmak, yok olup gitmek. Nasıl kıyarız çocukluğumuza, yaşadıklarımıza Özlüyoruz işte elimizde degil. Yahu dedik ya, Biz oralıyız Deli Ormanlıyız Eski Balkanlıyız Koca Balkan da derler Koca Yusufun, Kurtderelinin oralıyız Hey gözünü sevdiğim toprağım Canım ciğerim herşeyim al

Bugün Benim Doğum Günüm

                                         Bugün Benim Doğum Günüm Eylül aylarını bir başka severim Düşünsenize, Yağmurlu bir havada Yatak odanda Yağmurun tınısını dinlemek için Penceren yarım açık Pervaz kenarına düşen Damlaları notalarınmış gibi sayıyorsun Yorgun hissetmiyorsun İçinde bir huzur, bir mutluluk Sanki yağmurdan az biraz sonra Hayal ettiğin gökkuşağı çıkacak Boydan boya Masmavi gökyüzü tualini süsleyecek Yedi rengi ile  rengarenk boyayacak Kırmızı ile günlük Aşklar Turuncu ile samimiyetsiz  duygular Sarı ile sahte sevgiler Yeşil ile kaybolan doğa ile ormanlar Lacivert ile hüzünlü yanlız akşamlar Mor ile solmaya başlayanlar hayaller Bir bir tuale işlenecek ve yeniden Bizler büyük resme bakınca Muhteşem bir tablo ile karşılacağız Ve yeniden hayata dört elle sarılacağız Büyük resim her açıdan güzel görünür Gece gibidir, çirkin olanı saklar, Sahte olanı gömer karanlığına Belli etmez kötülükleri, örter çirkinlikleri Gecenin en karınlık anı g

HUZURUN ŞEHRİ VARNA

Resim
                                     HUZURUN ŞEHRİ VARNA Son ziyaretinde iki yıl kaldığı Varna şehrini çok sever büyük söz ustası büyük Türk ve Dünya şairi Nazım Hikmet. Yanındaki Türk kökenli gazeteciye şöyle bir itirafta bulunur; “Varna’da kendimi memleketime daha yakın hissediyorum. Kokusu, denizi, toprağı… Bana iyi geliyor.” der. * Münevveri'ni özler, sadece karısını özlemekle kalır mı hiç, biricik oğlu Mehmedini o kadar çok derin özlemiştir ki kavuşsa bağrına basacak yarasına merhem edecektir biricik oğlunu. Bu derin çaresiz sızı her geçen gün daha ağır gelmeye başladığında teselliyi, içindeki hasreti, acıyı, kağıda döker ve şu meşhur şiiri ile seslenir canından çok sevdiği Mehmedine; “Karşı yaka memleket, sesleniyorum Varna’dan, işitiyor musun? (…) Oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun? Memet! Memet!” Biricik oğlu Mehmedi ve çok sevdiği kadını Münevver aslında çok yakınındadır, aralarında sadece dikenli bir tel vardır, dokunamaz o tellere ama dikenli

Memleketimin Yakınından Geçerken

Resim
                                Memleketimin Yakınından Geçerken Bu sabah yine erkenciyiz, erken kalkan yol alır diyorlar bizde öyle yaptık ve yola koyulduk.  Erken kalkmamıza rağmen Ağustos sıcağının tesirini  üzerimdeki tişort'de  biriken terden iliklerime kadar hissedebiliyorum. Romanya'nın başkenti Bukreş  şehrinden Bulgaristan  Rusçuk kentine dönüyoruz. Otobüsün penceresinden  yeşillikleri görünce sıcak ve bunaltıcı havayı çalışan klimanın da yardımıyla unutarak, hayallere dalıyorum. Romanyanın  özellikle Transilvanya bölgesi aklıma derin bir iz bıraktı. Karpat dağlarını Galatasaraylı Hagi sayesinde çok duymuştum ama kendi gözlerimle görünce büyüleniyor insan. Aklıma Türkiyenin Doğu Karadeniz bölgesi geliyor, güzelim cennet doğu karadeniz yanlız değilmişsin diyorum. İki bölgenin ortak yanları çok, ama akılda kalması için yeşilin her tonunu görüyor, adeta doğanın kollarında yeşillikler cennetinde sörf yapıyor gibi hissediyorsunuz. Krallar şehri  olarak nam salmış Braşov

Dolar Yüzünden Yazamamak

                                       Dolar Yüzünden Yazamamak Son bir hafta içerisinde kendime yazacak bir konu buluyorum, oturup yazmak istiyorum, ama bir türlü başlayamıyorum.  Bugün dedim ki olan oldu, bundan sonra  ne olursa olsun yılmayacağım yazacağım, ame nerdee, yine yazamadım. Konu belli, kafamda senaryo taslağı hazır, lakin bilgisayarı açıyorum  bir kelime yazıyorum devamı gelemiyor, akmıyor, sorun nerde peki, sorun kulağım gözüm dövizde, dolardan gelecek haberlerde. Yok diyorum dinleme, müzik kanalı aç müzik dinle, birkaç dakika sonra, gözüm akan yazı arıyor, müzik kanalında döviz kurları altan akmıyor. Kumanda sol yanımda, hemen istem dışı elim kumandaya gidiyor. Özellikle doların neredeyse her gün rekorlar tazelemesi, hatta son birkaç gündür sabah ve akşam yeni tazelenmiş rekorlar sağlımızı ve psikolojimizi derinden etkiyor. Önce diyorum ki aman sana ne döviz cinsinden borcun yok, alacağın da yok, ne dir bu telaş bu endişe, neden keyfine bakmıyorsun, ama olmuyor

İznikli Selanikli Trabzonlu Nikos

Resim
İznik'li Selanik'li Trabzonlu Nikos 2016 yılı yazında 2 aile atladik arabaya Selanik'e gidelim Atamızın doğduğu baba evini ziyaret edelim dedik ve yola koyulduk. Selanik güzel sehir geceleri cıvıl cıvıl. Temmuz sıcağında oturduk çok güzel bir restora yemek siparişlerimizi vereceğiz aramızda Türkçe konusuyor karar vermeye çalışıyoruz derken Ingilizce konuşan garsonumuzun yanina başka bir garson geldi güler yüzlü uzun boylu, hoşgeldiniz dedi, garson arkadaşından izin istedi ve bizimle ilgilenmeye başladı. Restoranda ne varsa en iyisini bize servis etmeye başladı. Kimseye ikram etmediği özel tadımlık içkiler ikram etti. Türkiye'yi dedesinden dinlemiş öğrenmiş. İznikliyiz biz dedem hep memleketi anlatırdı ben Yunanistanda doğdum büyüdüm ama aklım gönlüm hep orada dedi. Bende bir Balkan göçmeniyim vatan hasretinin nasil bir yürek yakan aci olduğunu cok iyi bilirim ve hala yasarım, öyle bir özlemdir ki sen yaşadıkça içinde büyür durduramazsın. Anlattım ona kaderimiz ayn de

Yavrumdan Ayrıldım

                                 Küçücüksün Yavrum (Yavrumdan Ayrıldım) Bir ateşten gömlek muhacirlik hikayesidir. Türküler bizim türkülerimiz, sırdaşlarımız,  nefesimiz, yaşanmışlıklarımız. Yavrumdan Ayrıldım türküsüz hepsinden farklı bir konumdadır.  Neden öyledir derseniz, birincisi türkünün  derin yaşanmış sözleri, ikincisi sanatçının yanık  ve muhteşem yorumudur. Öyle içinizi yakan sızlatan sözleri var ki, gözyaşlarınıza hakim  olamıyorsunuz. Türkünün sözleri öyle derin öyle kahırlı ki, kim bilir hangi acılar  hasretlikler yaşandıktan sonra yazıldı kim bilir? Hadi türkünün sözlerinden yola çıkarak hikayesini içimizdeki kendi yaşadığımız hasretlikler gurbet acıları ayrılıklar ile benzeterek anlamaya çalışalım. 1 Kıta;   Nasıl oldu da yavrum ayrıldım senden Aniden hiç beklenmeyen bir anda yaşanmış ayrılık, derin acılar bırakmış. Çok ağır gelmiş ve yürek burkan evlat acısı geç anlaşılmış.  Anne hasretliğin gurbetin derin üzüntüsünü daha fazla içinde tutamamış, feryad