Kayıtlar

cevatcirak etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kompot

KOMPOT Güzel bir günün ardından hep birlikte büyük aile olarak akşam yemeğine oturduk. Oturduk diyorum çünkü yemek masada değil sofrada yenecekti. Sofrada menü geniş; çorbadan tatlıya kadar her şey var. Elbette sofranın en güzel tarafı ailecek yemek yemekle birlikte, menünün balkan yemeklerinden oluşmasıydı kuşkusuz. Mesela başlangıç olarak supa topçeta (misket çorbası) ile başlıyoruz. Ardından Bulgaristan Türkleri üsülü bir tepsi kapama var sofranın yanında, misler gibi, kokuları sarıyor etrafı. Durun durun kurtulun kapama kokunun etkisinden. daha bitmedi ki beya. Ardından yine bizim ora usülü patates ve kıymadan musakka var. Eh anasını yazarken canım çekiyor bu ne böyle yahu. Neyse burada keseyim diğer yemekler de bende saklı kalsın yeter bu kadar. Belki başka zaman ayrıca anlatırım size lezzetli mutfağımızı. Ben size kompot hikayesi anlatacağım, bu yüzden oturdum yazmaya. Sofranın başındayız , yemekler yendikten sonra tatlıya geldi sıra . Annem dedi

Sevgililer Günü

14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ   Yeni yılla birlikte bembeyaz bir sayfa açıyoruz, ve daha ilk günden çok güzel bir şekilde o açtığımız yeni sayfaya insana ve insanlığa hizmet edecek güzel adımlar atmak yerine, nefsimize hevesimize yenik düşerek karalama defteri haline dönüştürüyoruz. İşte yılbaşından sonra bizi bekleyen en önemli sınav 14 Şubat Sevgililer Günü. Neymiş Milattan sonra üçüncü yüzyılda Romada Aziz Valentin adında doktor olarak görev yapan bir rahip, İmparator 2. Klaudius’un askerliği yasaklamasına rağmen sevgililere gizlice nikah kıyarak evlendirmiş. Fakat imparator durumu öğrenince Aziz Valentini idama mahkum etmiş. Merhametli İmparator merhametini göstermiş ,hristiyanlıktan çık ve Romanın dinlerine geri dön demiş. Ama bizim Aziz Valentin kabul etmemiş. 14.Şubat Sevgililer gününde idam edilmiş. Olaydan neredeyse 300 yıl sonra, MS. 496’da Papa Gelasius 14 Şubat’ı Sevgililer Günü’nü resmi bayram günü olarak belirleyerek kutlanmaya başlanmış.  Günüm

Boyalı Beygir

Boyalı Beygir Evvel zaman içinde ,  kalbur saman içinde ; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken Balkanlar’da Deliorman eteklerinde Eski Cuma’ ya Bağlı şirin mi şirin Muratlar adında bir köy varmış . Köyün iki gölü, koruları, meraları, bir de köyün tam ortasından geçen serin ve engin akan bir deresi varmış. Köyün neşeli, hayat dolu, çalışkan halkı çiftçilik ve hayvancılıkla geçinip dururmuş. Köyün aşağı mahallesinde Ali, Veli ve Sali (Salih) adında üç kardeş yaşarmış. Babalarının gölgesinde ve himayesinde aynı evde mutlu mesut hayat sürerlermiş. Güneş doğmadan kalkar güneş batana kadar tarlalarında bıkmadan usanmadan çalışırlar yaşayıp giderler imiş. Her zaman olmasa da babaları ne derse dinlerler sözlerinden çıkmazlar imiş. En büyük kardeş olan Alinin her zaman babası ile kararları pek uyuşmaz sıkıntı yaşarlar imiş. Yine öyle tartışmalı günlerden bir gün evin fedakar atı ile ilgili sorun çıkmış. Büyük oğlan Ali, iki kardeşi Veli ve

Dızmana

Dızmana 29/11/2019   cevat cirak  tarafından , posted in  genel Bilirsiniz köyde çocukları çok boş bırakmaya gelmez. Buna rağmen nedense bugün kendime yapacak bir iş uğraş bulamadım Günlerden pazar aylardan yaz. Ev halkının tamamı evde, annem bahçede, babam hayvanların karnını doyurmakta. Kardeşim sundurmada oynamakta. Bir tek kocabamda (dedem) telaşlı bir hazırlık seziyorum. Kocaba dedim uzaktan, nereye gidiyorsun? Kocabam elindeki eşeğin hanutlarını arabaya bırakmaya çalışıyordu, cevabını beklemeden beni de götür , benim işim yok dedim. Gülümsedi kocabam, olur ba çocuğun dedi, hem bana yardım edersin. Şeytancağa pazara gideceğiz seninle ona göre giyin. Ama git babana söyle izin al, sıkıntı yaşamayalım sonra gel bana yardım et. Kocabam götürücekte içimden, babam izin vermeyecek. Yok öyle yağma, izin cepteydi zaten. Dediğim gibi de oldu izin çıktı, ben artık yola hazırdım. Şeytancık pazarına ilk kez gidecektim, Duyuyordum pazarın namını ama hiç k

Köyümüzdeki Okulumuz

Resim
Köyümüzdeki Okulumuz 17/08/2019   cevat cirak  tarafından , posted in  genel Bugün 17 Ağustos 2019 Cumartesi. Tatil günü olduğu için iş yok. Gerçi bana üç yıldır iş yok ama   demekki işi özledim ki yazma gereği duydum. Dün geceden planladığımız program maalesef tutmadı. Sağanak yağmur son anda meteroloji tarafından bildirildiğinden evden çıkmak istemedim bugün. Nedense İstanbulda evimin salonundan bahçemizdeki yağmur damlalarının çiçeklerimin yapraklarını yıkamasını seyrederken aklıma köyüm geldi birden. Hemen açtım bilgisayarımdaki eski albümleri. Biraz nostalji yapayım, köyümün geçmişinde dolaşayım diye niyet ettim ve heyecanla sarıldım bilgisayarımın faresine. Daha ilk tıklamamla karşıma kırk yıl önce dolu dolu altı yılımı geçirdiğim köyümdeki okulum çıkıverdi karşıma. Ne kadar sürdü o mahsun fotoğrafı süzmem, incelemem derseniz, zaman tutmadım ama içim bir tuhaf oldu. Fotoğrafa her bakışımda onlarca anı tazelendi ve zihnimde dolaşmaya başladı. İnsan hatırladıkça hepsini