Kayıtlar

Kaçıp Gideceğim Buralardan

KAÇIP GİDECEĞİM BURALARDAN Köyümden ayrıldığım günden beri Unutulmuş, bir köşeye atılmış, sıkıştırılmış gibi hissediyorum kendimi. Üç ilçe, dört semt değiştirdim bazen bir çekyat köşesinde bazen bir kanepede hep unutulmuş buldum kendimi. Koca İstanbul rahat ettiremiyor beni, Hasretlik bu, sürekli en zayıf yerimden vuruyor, sıkıyor canımı. Oysa bazen, Boğaz var daha ne istiyorsun deyip kandırmaya çalışıyorum özlem dolu kalbimi, lakin bir türlü beceremedim, şu lanet kandırma işini. Rol yapamıyorum işte neysem oyum, evet öyleyim, fişek, deli dolu bir yürek var bende. Köyümden ayrıldığımdan beri Yalnızlığı seviyorum, kimseyle paylaşmak istemiyorum çaresizliğimi. Şair ‘’Yalnızlık paylaşılırsa yalnızlık olmaz ‘’ demiş Paylaşsam ne olacak ki diyorum, ne değişecek? Ben köy çocuğuyum arkadaş, kırlara, meralara, ovalara, kör olacası ormanlara kandım, bu güzelliklere bilerek aldandım, uzatmayalım işte ben köyüme aitim. B

Savruluyoruz

Savruluyoruz Farkında mısınız? Son dönemlerde toplumca savruluyoruz. Otobüse biniyorum 53 yaşındayım, gördüklerim beni ürkütüyor Benim zamanımda gençler yaşlılara yer verirdi Şimdi öyle mi ? Hayır ! Gencecik çocuklar ya uyku numarasına yatmışlar Yada çok yoğun ders/ kitap okuyorlar sözde… Kulaklıkları da cabası, duymadım görmedim modu. Edepsizce Savruluyoruz. Sadece toplu taşıma araçlarında mı durum böyle? Elbette hayır, Her yer aynı. Mesela, Arabanla evden yola çıkıyorsunuz 25 yıldan fazla araç kullanmışlığım var ama, sokağa çıkınca başıma gelecekler için dua ediyorum. Araçlarımız çok konforlu, her türlü donanım var, amma… Mesela direksiyon simitlerinin altında sinyal kolları var biliyorunuz. Nedense şöförler sözleşmişçesine ısrarla inat ediyorlar, kullanmıyorlar. Sorumluluğumuz yetmiyormuş gibi, birde; Önümüzde ve arkamızda seyreden araçlarının şöförlerin de aklından geçenleri tahmin etmek durumundayız. Dünyanın her yerinde yaya geçidind

Güven

       GÜVEN (Recep Muallimin Anısına ) Bilirsiniz işte Mart'ın sonu bahardır derler. Bu söz öylesine söylenmiş bir söz değildir. Kış boyunca dinlenmiş sulanmış toprak Suya ilk cemre düşünce harakete geçmekle kalmaz Köklerini içinde barındırdığı tüm bitki ve ağaçları da harekete geçirir Eğer çiftçiyseniz köylüyseniz bunu bilirsiniz, Ağaçlarınızı bakıma alır eski ve fazla dalları budarsınız. Mart ayının bitimi ile birlikte ağaçlarınız tomurcuklanmaya başlar . İşte bu yüzden Mart'ın sonu bahardır, aşktır, heyecandır, keyiftir Yemyeşil olur her taraf, hangi yeşile doya doya bakacağınızı şaşırırsınız. İçinizdeki enerjiyi boşaltmak istersiniz. İşte bugün yine öyle bir gün Köylü çocukları yine kendi mahallelerinde toplanmış cambazlık peşinde Bizde bizim mahalledeki peykadayız ( şehir mobilyası) Oturmuş ne yapalımı düşünmüyoruz Maça hazırlanıyoruz, yukarı mahalle ile maçımız var Takımlar altışar kişilik olacak, biz 8 kişiyiz Maça nasıl çıkacağız. Ne giyeceğiz o

İhtiyaç

Ne yaparsanız yapan sadece ihtiyacınız için yapmayın. Eserinize sanat ve estetik katin.Sanat ihtiyacı abideleştirir, estetik ise ebedileştirir. Estetik ve sanat hem bilgili hem de bilinçli yaşamın adıdır. 

Balkan Türkleri Muhacir Mi?

Balkan Türkleri Muhacir mi? Göçmen Mi?   Uzun zamandan bu yana gerek sosyal medya gerekse bazı makale ve yazılarda gizli bir tartışmaya şahit oluyorum. Bazı arkadaşlar Balkanlardan göç etmiş biz Türklere özellikle muhacir denilmesi gerektiği konusunda ısrar etmeye devam etmektedir. Ben bu konuyu biraz araştırmak irdelemek istedim, sözlükler bize nasıl yol gösteriyor bir bakalım derim. Türkiyede Türk Dil Kurumu bu konuda en önemli otorite olduğuna göre başka kapıyı çalmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Evet açalım bakalım TDK sözlüğü bize nasıl yol gösterecek; Öncelikle Muhacir ne demekle başlayalım. muhacir  sıfat (muha:cir)  Arapça muhācir 1.  sıfat  Göçmen " Yolda uzun bir muhacir kafilesine tesadüf ettik. " -  Ö. Seyfettin 2. Hz. Muhammed'e uyarak Mekke'den Medine'ye göç eden Görüldüğü üzere muhacir Arapça kökenli bir sıfat (muha:cir) Türkçe karşılığı göçmen olarak verilmiş. Peki buraya kadar her şey net. Türkçe olmayan bir sıfatı almışız Tür

Yine Kaçıp Gidesim Var Buralardan

Resim
Yine Kaçıp Gidesim  Var Buralardan  10/02/2019   cevat cirak  tarafından , posted in  genel Yine Kaçıp Gidesim Var Bugün günlerden pazar. Kış ortasında olmamıza rağmen adeta bir yaz havası var dışarda Güneş pırıl pırıl göz kırpıyor bahçeye bakan salonun penceresinden Adeta bizimle kahvaltı sofrasına oturup sohbet edesi var güneşin. Yaz havalarının değerini kış aylarında anlıyoruz, insanoğluyuz işte,.. Oysa benim aklıma güneşi görünce çocukluğum gelir, toprak kokusu gelir, hemen çocukluğuma dönesim geliverir. Yavru kuzuların sesi gelir, beyaz ördeklerin vak vaklaması gelir Hemen başlarım hayal kurmaya, Yahu sizde bana hak vereceksiniz, köyde büyümeniz şart değil ki! Bakın şimdi ne anlatacağım, Çok değil yaklaşık bir ay sonra ne olacak biliyor musunuz Halk takvimi ve inanışına göre, kasım günlerinin 100. gününden 5 gün sonra cemrelerin düşmeye başlıyor. Cemrenin birer hafta aralıkla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılıyor. Üç tane olan cemrenin