Kayıtlar

Eski Cuma Muratlar Köyü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Lutenitsa

Resim
                                                      Lutenitsa * (Dikkat -: Bu hikayenin bazı bölümleri Bulgaristan Türkleri Tuna boyu Türkçe yerel ağızı  ile yazılmıştır.) Ağustos ayının son günlerindeydik Deli Orman eteklerindeki köylerde güne, güneş doğmandan başlanırdı. Köylüler baktıkları besledikleri hayvanlarının karınları doyurmak sulamak ve altlarını temizlemek için her sabah olduğu gibi, gene erken kalmışlar işlerine dalmışlardı. Ninem (anam) sabah erkenden beni uyandırmıştı. Kalk uşağım bugün çok işimiz var bana biraz yardım et yoksa yetişemem diye seslendi. Ben ise bugün mektep olmadığı için biraz geç kalmak niyetindeydim. Nine büün  cumertesi sen ne beni erkenden kaldıresin, uynadıresin becanım, bu hafta derslerden çok yoruldum uyumak istem  diye cevap vermeye hazırlanıyordum. Kalk ba uşağım, üzme kızdırma beni... Yapma böyle, bir başıma ben hangi birine yetişem. Buban evde olsa hiç iş itemicem senden ama nabem ba evladım diye devam edince, sölene sölene d

Köyde Kurbağa Yarışları

Resim
                                            Köyde Kurbağa Yarışları O gün günlerden hangi gündü derseniz hatırlayamadım. Hava sımsıcaktı, doğa canlanmaya başlamış, bahçelerimizdeki ağaçlar çiçeklerini açmış, hatta bazıları, çiçeklerini dökmeye başlamış, meyvelerini küçük şımarık sevimli bir kedi yavrusu gibi sevgi ile büyütmeye başlamışlardı bile. Tusuz Çeşme (Buzluca Çeşmesi) ile Tepelilerin demir işliği olan Hasan dayımın evlerinin önündeki polananın (meranın ) otları büyümüş hatta bir karışı çoktan geçmişti. Biz aşağı mahalle uşakları bu merada en çok çelik çomak oynamayı severdik. Ne oyundu ama, kafamız dahil çürümedik, ezilmedik morarmadık yerimiz kalmazdı, ama biz hiç şikayetçi değildik. İşte ben bu meranın üzerindeki çimlere uzanınca sanki purjinalı (yaylı) yatakta yatar gibi hissederdim. Mustafa Kocababamın (dedemin) evi de benim güneşlendiğim meranın batısında yer almaktaydı. Çok yakındı kocabamın (dedemin) evi aslında, ama sayalar tarafından gelen bir dere polana (mera
Resim
                                          Bizim Köyde İlk Bahar Nevruz ateşleri sokaklarda geceyi aydınlatlatmaya başlayınca, kış uykusundan uyandığımızın farkına varırım. Günler uzamaya başlar, gündüz ile gece arasındna bir nöbet değişimi olur. Uzun geceler gider yerine sımsıcak taze misler gibi kokan uzun yaz devralır nöbeti. Her mevsim güzeldir de, yazın müjdecisi ilk bahar yeni heyecanların ilk sancıları gibidir. Bir başkadır yani. Babamın kıştan sipariş ettiği tohumlar paketlerinden çıkar, özenle seçilmiş toprakla buluşur. üzerleri üşümesinler der gibi hafifçe örtülür, can suyu verilir. Kimse bilmez ama ben bilirim babamın sebze tohumlarını sevgiyle beslediğini, onlara dua ettiğini. Toprak dinlenmiş ve güçlenmiş uykusunu almış olarak yeniden uyanırken, sebze tohumları adeta yarış eder ilk ben toprağa kavuşacağım diye. Bir apartman dairesinin balkonunda atılır bu ilk adımlar. toprakla doldurulmuş görünen saksılar aslında artık gebedir. Önce anlam ver

Bizim Köyün Halleri

Resim
Bizim Köyün Halleri  Sırt üstü yaslanır çimenlere güneş izin verdiği ölçüde, masmavi bulutların arasındaki nazlı bir serçe gibi süzülen geniş kanatlı uçağı izlerdim. Çocuktum o zamanlar, köylü bir çocuk, buzluca çeşmesinin hemen yanındaki polanada (merada). Pilot olmak gibi kocaman hayallerim vardı benim. Ligor aganın lahana bahçesinde, çalışan kadınların benim hayallerimden haberleri yoktu tabiği Brigadir (kooperatif yöneticisi) TKZS’NİN (Çiftçi kooperatifinin adı) balkançesi (motosikleti) ile gelir çalışan kadınların normalarını (hedeflenen işlerini ) kontrol eder, iyi de olsa kötü de olsa, laf sokup kendi kendine konuşa konuşa, çeker arkasına bakmadan giderdi. Muratlar (Buynovo) köyü Eski Cumaya bağlı (Targovishte), en büyük köylerinden biriydi. Sadece büyük olduğu için değil elbet sevilmesi, toprakları çok verimli bereketliydi. Yediler ormanın yanındaki tarlada pancar, Duvanlar’da tütün, Yurtlukta buğday, Kargalıkta ise kös