Kayıtlar

Buynovo etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Köyümüzdeki Okulumuz

Resim
Köyümüzdeki Okulumuz 17/08/2019   cevat cirak  tarafından , posted in  genel Bugün 17 Ağustos 2019 Cumartesi. Tatil günü olduğu için iş yok. Gerçi bana üç yıldır iş yok ama   demekki işi özledim ki yazma gereği duydum. Dün geceden planladığımız program maalesef tutmadı. Sağanak yağmur son anda meteroloji tarafından bildirildiğinden evden çıkmak istemedim bugün. Nedense İstanbulda evimin salonundan bahçemizdeki yağmur damlalarının çiçeklerimin yapraklarını yıkamasını seyrederken aklıma köyüm geldi birden. Hemen açtım bilgisayarımdaki eski albümleri. Biraz nostalji yapayım, köyümün geçmişinde dolaşayım diye niyet ettim ve heyecanla sarıldım bilgisayarımın faresine. Daha ilk tıklamamla karşıma kırk yıl önce dolu dolu altı yılımı geçirdiğim köyümdeki okulum çıkıverdi karşıma. Ne kadar sürdü o mahsun fotoğrafı süzmem, incelemem derseniz, zaman tutmadım ama içim bir tuhaf oldu. Fotoğrafa her bakışımda onlarca anı tazelendi ve zihnimde dolaşmaya başladı. İnsan hatırladıkça hepsini

Sizin Hiç Çocukluğunuzu Elinizden Aldılar mı?

Sizin Hiç Çocukluğunuzu Elinizden Aldılar mı? 04/05/2019   cevat cirak  tarafından , posted in  genel Ben çocuktum , yıllar öncesiydi , En mutlu olduğum yıllarımdı yani… İçinden dere geçen bir köyde İki yanı orman iki yanı göl olan bir cennette Kuş sesleri içerisinde Mutlu mesut yaşarken Tuttular ayırdılar beni köyümden ve sevdiklerimden Çocukluğumu aldılar elimden Köyümüzdeki derede, arkadaşlarımla ben mandaların kuyruklarına tutunmuş yüzerken Kurbağa yarışı yapar, günümüzü gün ederken Tuttular ayırdılar beni köyümden ve sevdiklerimden Çocukluğumu aldılar elimden Mektep avlusu içinde limonatasına top oynardık kimin yendiği, kimin yenildiği belirsizdi Maç biter hep beraber gider limonatalarımızı içerdik. Hesabı kimin ödeyeceği önemsizdi, Tuttular ayırdılar beni köyümden ve sevdiklerimden Çocukluğumu aldılar elimden Mektepte, ana dilimizde konuşamazdık, yasaktı Biz yasak nedir bilir! dinlemezdik doğuştan en iyi bildiğimiz d

Güven

       GÜVEN (Recep Muallimin Anısına ) Bilirsiniz işte Mart'ın sonu bahardır derler. Bu söz öylesine söylenmiş bir söz değildir. Kış boyunca dinlenmiş sulanmış toprak Suya ilk cemre düşünce harakete geçmekle kalmaz Köklerini içinde barındırdığı tüm bitki ve ağaçları da harekete geçirir Eğer çiftçiyseniz köylüyseniz bunu bilirsiniz, Ağaçlarınızı bakıma alır eski ve fazla dalları budarsınız. Mart ayının bitimi ile birlikte ağaçlarınız tomurcuklanmaya başlar . İşte bu yüzden Mart'ın sonu bahardır, aşktır, heyecandır, keyiftir Yemyeşil olur her taraf, hangi yeşile doya doya bakacağınızı şaşırırsınız. İçinizdeki enerjiyi boşaltmak istersiniz. İşte bugün yine öyle bir gün Köylü çocukları yine kendi mahallelerinde toplanmış cambazlık peşinde Bizde bizim mahalledeki peykadayız ( şehir mobilyası) Oturmuş ne yapalımı düşünmüyoruz Maça hazırlanıyoruz, yukarı mahalle ile maçımız var Takımlar altışar kişilik olacak, biz 8 kişiyiz Maça nasıl çıkacağız. Ne giyeceğiz o

Fotoğrafçı Salı Muallim

Fotoğrafçı Sali  Muallim Sabahın ılık yeli sınıfımızın açık penceresinden süzülerek içeriye dalıyor hala uyumakta olan ruhlarımızı uyandırmaya çalışıyordu. Çok erken saatlerde kalkmaya alışık biz köy çocukları nedense bugün uyku mahmurluğunu üzerimizden atamamıştık. Birden sınıfın kapısı açıldı ve sınıf öğretmenimiz kendinden emin adımlarla sınıfın ortasını adeta yararak kara tahtanın önündeki masasına doğru ilerliyordu. Sınıf birden kendine gelivermiş uykudan eser kalmamıştı. Hepimiz oturduğumuz rahlelerimizde derse hazır hale gelmiştik bile. Sınıf öğretenimiz, bugün haftalık değerlendirme yapacağız çocuklar, defter ve kitaplarınızı kaldırın sohbet edeceğiz diyerek konuya girivermişti bile. Önce ders notlarımızı kontrol etti. Bizim oralarda öğretmenler sınıfta bir öğrenciyi imtihan ettiği zaman verdiği notu önce kendi not defterine sonra bizdeki not defterlerine (belejnik) işler imzalardı. Bizde aldığımız notu eve dönünce velimize imzalatır ertesi günü öğretmenimize gös

Deska Gradina

Resim
                                Deska Gradina*                                   Annemin üçüncü yada dördüncü kez,kalk mektebe geç kalacaksın sesi geliyordu. Etrafımda yeşillikler, ağaçların dallarında kuşlar nazlı nazlı şarkı söylüyordu Bizim komşunun arabacı köpeği şarik etrafımda dolanıp duruyor, oyun istiyordu Oysa ben çayırlarda meralarda dolanıyor, pırıltılı güneşin içimi ısıtmasından keyif almaya bakıyordum. Kalk artık işe geç kalacam, hadi sende geç kalıyorsun yapma ba uşağım, hadi ama, ben tam o sırada gözümü açıverdim. Sabah uykusu öyle tatlı ki, hem ruya hem dış sesler öyle güzel ki, seni mışıl mışıl uykun ve yatağından kaldıramıyor. Hemen kalktım, ama bana da yazık, daha 6-7 yaşlarında küçük bir çocuğum, Hele hele şimdiki gibi kış aylarında uyanmak öyle zor ki. Ama dedim, kalktım artık diye kendini teselli etsen de annen olmasa kalkamıyorsun, işte, Annem masa örtüsüne benzeyen kumaştan dikilmiş önlüğümü giydirince biraz kendime gelebildim sanırım, hadi ba

Saladoletçi Yokuz Ağa

Resim
                                                                                Sladoletçi Yonuz Aga Hava mis gibi. Haftanın da  son günü. Okuldan eve yeni gelmişim. Saat güneşin çekilmesine yakın. Evimizin bahçesindeki sebzeleri sulamayı çok seviyorum Özellikle domateslerin suyu ne kadar çok sevdiklerini biliyorum Çeşmeyi açıyorum, su, markucun (hortumun)  ucundan dökülüyor Toprak susuzluktan olsa gerek dudakları çatlamış gibi yorgun ve bitkin Su toprakla buluşuyor, aman Allahım, nasıl arzulu bir buluşma bu böyle, İşte diyorum sevenlerin kavuşması gerçekleşiyor, etrafa bir güzel koku yayılıyor Topraklı suyun kokusunu kocabam (dedem) sevdirmişti, bayılırım hatta özlerim bu sahneyi ve bu sihirli kokuyu. Öyle bir zevkle sevgiyle suluyorum ki domatesleri, su toprağa hayat veriyor.  Sıra biberlere gelince biraz suyun hızını  kesiyorum, onlar domatesler gibi değil Kocaba'mın öğrettiğinden öyle biliyorum, her sebzenin meyvenin durumu özel Birden kulağıma davul sesi

Lutenitsa

Resim
                                                      Lutenitsa * (Dikkat -: Bu hikayenin bazı bölümleri Bulgaristan Türkleri Tuna boyu Türkçe yerel ağızı  ile yazılmıştır.) Ağustos ayının son günlerindeydik Deli Orman eteklerindeki köylerde güne, güneş doğmandan başlanırdı. Köylüler baktıkları besledikleri hayvanlarının karınları doyurmak sulamak ve altlarını temizlemek için her sabah olduğu gibi, gene erken kalmışlar işlerine dalmışlardı. Ninem (anam) sabah erkenden beni uyandırmıştı. Kalk uşağım bugün çok işimiz var bana biraz yardım et yoksa yetişemem diye seslendi. Ben ise bugün mektep olmadığı için biraz geç kalmak niyetindeydim. Nine büün  cumertesi sen ne beni erkenden kaldıresin, uynadıresin becanım, bu hafta derslerden çok yoruldum uyumak istem  diye cevap vermeye hazırlanıyordum. Kalk ba uşağım, üzme kızdırma beni... Yapma böyle, bir başıma ben hangi birine yetişem. Buban evde olsa hiç iş itemicem senden ama nabem ba evladım diye devam edince, sölene sölene d

Köyüm Geldi Aklıma

Köyüm Geldi Aklıma Bugün günlerden pazar En sevdiğim yerde evimdeyim Önümde taze köpüklü kahvem Pencereden bakınca küçük şirin bahçem Bahçemde yapraklarını dökmeye devam eden yeni bir yaza hazırlanan meyve fidanlarım Memleketimin eski türkülerini dinliyorum bir yandan Tesadüfe bakın siz  Sıdıka Ahmedova' Sofya Radyosu kaydı çalıyor Yavrumdan ayrıldım türküsü evin her köşesini dolduruyor Öyle bir ses ki seni alıp tee kırk sene geriye götürüyor,    Nasıl oldu da yavrum ayrıldım senden Burnumda kokarsın karanfil gibi Yavrumdan ayrıldım nereye gideyim Hasretin yolu uzak nasıl döneyim Köyüm geliyor aklıma, mahallemdeki güzel mutlu günlerim Nasıl oldu da yavrum ayrıldım senden sözlerini Nasıl oldu da köyüm ayrıldım senden olarak tercüme diyorum Bir öyle yeni haliyle mırıldanıyorum o meşhur hasretlik kokan türküyü   Kuzuları anneleriye Buzulca çeşmesine sulamaya götürüyorum Dalmaçyalı tenli kuşçu köpeğimiz Luck ile karda oyun oynuyoruz Luck çok mutlu kuyruk hep