Kayıtlar

CEVAT ÇIRAK etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Karıncanın Kerameti

Resim
Karıncanın Kerameti Cemal bu sabah telaşla uyanmadı Her sabah ki telaşından eser yoktu. Kalktı çok sakin bir şekilde önce traşı gelmiş mi onu kontrol etti. Bugün her şey mükemmel olmalı dedi içinden. Özenle traş oldu, sonra duş aldı. En güzel kıyafetlerini giydi. Özel günler için sakladığı parfümünden sıktı. Sonra saate baktı, saat her sabahki kalktığı saatten erkendi. Evinin kapsını kapatırken bir şey unttum mu diye dönüp arkasına bakmadı. Oysa her sabah evden çıkmadan önce her şeyi en az iki kez kontrol ederdi. Cemal bugün sanki gidip de tekrar dönmeyecekmiş gibi haraket ediyordu. Otobüs durağına vardığında yine saatine baktı, en az yarım saat erken gelmişim dedi. Neyse ki aylardan hazirandı, beklemesinde bir sakınca yoktu. Her zaman gazete okuyan Cemal bu sabah otobüs durağının direğine yaslanmış duruyordu. Çok anlamsız bir duruştu bu, gözlerini bir boşluğa sabitleşmiş sanki donup kalmıştı. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadı Cemal. Otobüs geldi yolcu

Fotoğrafçı Salı Muallim

Fotoğrafçı Sali  Muallim Sabahın ılık yeli sınıfımızın açık penceresinden süzülerek içeriye dalıyor hala uyumakta olan ruhlarımızı uyandırmaya çalışıyordu. Çok erken saatlerde kalkmaya alışık biz köy çocukları nedense bugün uyku mahmurluğunu üzerimizden atamamıştık. Birden sınıfın kapısı açıldı ve sınıf öğretmenimiz kendinden emin adımlarla sınıfın ortasını adeta yararak kara tahtanın önündeki masasına doğru ilerliyordu. Sınıf birden kendine gelivermiş uykudan eser kalmamıştı. Hepimiz oturduğumuz rahlelerimizde derse hazır hale gelmiştik bile. Sınıf öğretenimiz, bugün haftalık değerlendirme yapacağız çocuklar, defter ve kitaplarınızı kaldırın sohbet edeceğiz diyerek konuya girivermişti bile. Önce ders notlarımızı kontrol etti. Bizim oralarda öğretmenler sınıfta bir öğrenciyi imtihan ettiği zaman verdiği notu önce kendi not defterine sonra bizdeki not defterlerine (belejnik) işler imzalardı. Bizde aldığımız notu eve dönünce velimize imzalatır ertesi günü öğretmenimize gös

ÇOCUKLUĞUM KALDI KÖYÜMDE

Çocukluğum Kaldı Köyümde Tam kırk yıl önce, Deli Orman eteklerinde sakin bir köyde Ilık bir Eylül gününde tahtadan yapılmış kasaların içine , Önce bahçemizdeki konserve edilmiş sebze ve meyvelerimizi yükledik Maalesef o sebze ve meyvelerin yetiştiği toprakları alamadık yanımıza Tahta kasalara sığdıramadık atalarımızın bize bıraktığı mirası. Devam ettik yüklemeye, köy kokulu kıyafetlerimizi toprak kokan yatak yorganımızı yerleştirdik Tarlamızı kazdığımız çapamızı küreğimizi keserimizi de unutmadık itinayla yerleştirdik, zaten başka ne alabilirdik ki yanımıza … Kış olur soğuk olur ısınırız belki diye kesilmiş odunlarımızı, Sobamızı taşı ve maşası ile birlikte aldık koyduk yanımıza Sandıkları kapatman önce neyi unuttuk diye tekrar tekrar baktık arkamıza Hesapta unuttuğumuz bir şey kalmamıştı sözde… Oysa biz, Köyümüzün temiz havasını, sıcak mis gibi güneşini , yemyeşil ormanlarını, serin sular akan şorul şorul deresini, Bahçemizdeki bardak eriğin

Yediler Ormanında Kayak

Resim
                   Yediler Ormanında Kayak Okullar yarıyıl tatiline girmişti. Kış kendisini iyiden iyiyi'ye hissettirmeye başlamıştı. Sokaklarda kar seviyesi rahatlıkla diz boyuna ulaşmıştı Hatta bazı yerlerde çok daha faza kar görülmekteydi. Aşağı Mahalle Çocukları evlerine kapanmıştı diye, düşünmeyin Dünya döndükçe aşağı mahalle çocuklarını kimse özgürlüklerinden alıkoyamazdı. Hepimizin skileri (kayakları) vardı. Bazıları eski fıçı tahtasından bazıları daha basit ağaç malzemeden, bazılarımızdan ise pırıl pırıl kırmızı renkli Pirin marka skilerimiz vardı. Baban kardeşimle beni hiç ayırmaz, birimize ne alırsına diğerine de daha iyisini alırdı. Mesela benim kızağım tahtadan altı hızlı kaysın diye demirle güçlendiril